Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/6065 E. 2015/3156 K. 08.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6065
KARAR NO : 2015/3156
KARAR TARİHİ : 08.06.2015

Mahkemesi :Aydın 1. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :13.02.2014
Numarası :2011/346-2014/104

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili istemlerine ilişkin olup; mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davacı yüklenici vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-İtirazın iptâli davaları, icra takibine bağlı davalar olup; konusu, davacı tarafından takibe konu edilip de, davalı tarafından itiraz edilen alacaktan ibarettir. Bu nedenle, itirazın iptâli davalarında mahkeme, takip talebindeki talep ve takip dayanağı ile bağlıdır.
Davacı tarafça takip talebinde takibin dayanağı, 15.04.2011 Tarih ve KDV Dahil 17.700,00 TL bedelli fatura olarak gösterilmiştir. Takip dayanağı faturanın açıklama bölümünde “1 adet 630X600 kompozit kabartma led aydınlatmalı tabela, 1 adet 600X600 ayaklı üçgen totem” ifadelerine yer verildiği görülmektedir. Buna göre, uyuşmazlığın sadece bu faturanın konusu olan 1 adet 630X600 kompozit kabartma led aydınlatmalı tabela ile 1 adet 600X600 ayaklı üçgen totem imalâtı kapsamında çözümlenmesi gerekir. Bu nedenle; mahkemece, fatura kapsamı dışına çıkılarak inceleme yapılması ve karar verilmesi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesi uyarınca talebin aşılması niteliğinde olduğundan doğru değildir.
3-Eser sözleşmelerinde, iş sahibi yükleniciye bir bedel ödemeyi taahhüt etmekle mükelleftir. Ancak, sözleşmede bedelin net olarak gösterilmesi zorunlu değildir. Sözleşmede iş bedelinin kararlaştırılmamış olması ya da tarafların bedel konusunda ihtilafa düşmeleri halinde iş bedeli, uyuşmazlık tarihi itibariyle olaya uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 366. maddesi uyarınca, işin yapılıp teslim edildiği yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre belirlenir.
Yine, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 359/I. maddesinde “İmal olunan şeyin tesliminden sonra iş sahibi, işlerin mutat cereyanına göre imkanını bulur bulmaz o şeyi muayeneye ve kusurları varsa bunları müteahhide bildirmeğe mecburdur.” hükmüne yer verilmiştir. Bu nedenle, iş sahibinin teslim aldığı eserde, açık ayıp bulunması halinde, işlerin olağan gelişimine göre imkanını bulur bulmaz iş sahibinin ayıbı yükleniciye ihbar etmesi zorunludur. Aksi takdirde, Kanun’un 362/II. maddesi uyarınca, iş sahibi, eseri kabul etmiş sayılacaktır. Aynı Kanun’un 362/III. maddesinde de “Yapılan şeydeki kusur, sonradan meydana çıkarsa iş sahibi, vakıf olur olmaz keyfiyeti mütaahhide haber vermeğe mecburdur. Aksi takdirde iş sahibi kabul etmiş sayılır.” düzenlemesine yer verildiğinden, gizli ayıbın da, iş sahibi ayıptan haberdar olur olmaz, yükleniciye ihbar edilmesi zorunludur. Aksi takdirde, iş sahibinin ayıptan kaynaklanan ve Borçlar Kanunu’nun 360. maddesinde gösterilen haklarını kullanması mümkün değildir.
Somut olaya dönüldüğünde; iş sahibi ayıplı imalât savunmasında bulunmakla birlikte, az yukarıda açıklanan süreler içerisinde bir ayıp ihbarında bulunmamış, yüklenici de kendisine ayıp ihbarında bulunulmadığını savunmuştur. Bu nedenle, iş sahibi kooperatifin ayıptan kaynaklanan haklarını kullanması mümkün değildir. Buna karşılık; taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığından işin bedeli konusunda ihtilaf bulunmaktadır. Yüklenici takip dayanağı faturada gösterilen imalatları yapıp teslim ettiğini ileri sürüp, teslimi de kanıtladığından, bu işlerin bedelinin, yukarıda açıklandığı üzere, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 366. maddesi uyarınca, işin yapılıp teslim edildiği yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre hesaplanması gerekir. Bununla birlikte, davalı iş sahibi kooperatif temsilcileri yargılama sırasında verdikleri dilekçede iş bedeli olarak 4 parça ürün için 15.500,00 TL iş bedelini kabul ettiğinden, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 366. maddesi uyarınca faturada yazılı imalât için hesaplanacak iş bedelinin, iş sahibinin kabulünden az olmaması gerekir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarının, bu kriterlere uygun olarak düzenlendiğinden söz edilemez.
Mahkemece yapılacak iş; davanın, itirazın iptâli davası olduğu gözetilerek, davacı yükleniciden takip konusu faturada gösterilen iki parça ürünün hangi ürünler olduğunu açıklatmak, yapılacak açıklamaya göre mahallinde keşif yapılarak faturaya konu edilen bu imalâtların bedelini 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 366. maddesi uyarınca hesaplatmak, bedelin hesabında davalı iş sahibi kooperatif temsilcileri tarafından verilen dilekçelerdeki kabullerini gözetmek ve sonucuna uygun bir karar vermekten ibarettir.
Açıklanan ilkelere uygun düşmeyen kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2, ve 3. bentler uyarınca kabulüyle hükmün davacı yüklenici yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 08.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.