Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/5922 E. 2015/3153 K. 08.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5922
KARAR NO : 2015/3153
KARAR TARİHİ : 08.06.2015

Mahkemesi :Samsun 3. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :30.05.2014
Numarası :2012/91-2014/239

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili amacıyla girişilen icra takibine itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili istemlerine ilişkin olup; Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalı iş sahibi vekilince yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı iş sahibi vekilinin yerinde bulunmayan ve aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davacı yüklenici, taraflar arasında sözlü olarak yapılan anlaşma kapsamında davalı iş sahibine ait taşınmazda su kuyusu açıp teslim ettiğini, işin bedelinin Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü birim fiyatlarına göre ödeneceğinin kararlaştırıldığı halde ödenmediğini, girişilen icra takibine de itiraz edildiğini ifade ederek itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; davalı iş sahibi ise, iş bedeli olarak 9.000,00 TL üzerinden anlaşma sağlandığını, yüklenicinin yaptığı işin ayıplı olduğunu, dalgıç pompanın 15 dakika çalışma sonrasında kuyunun susuz olduğu ikazı verdiğini, kuyunun taraflar arasındaki anlaşmaya uygun miktarda su vermediğini, yapılan işin bir kısmının da eksik olduğunu ifade ederek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Ayıp; imâl edilen eserde sözleşme, mevzuat hükümleri, fen ve sanat kuralları ile teknik zorunluluklar nedeniyle bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da olması gerekenden az olması olarak tanımlanmaktadır. Eserin ayıplı olması durumunda, açık ayıplarda somut olayda uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 359. maddesi, gizli ayıplarda da 362. maddesi hükümlerine uygun olarak ayıp ihbarında bulunulduğu takdirde iş sahibi aynı Kanun’un 360. maddesinde kendisine tanınan hakları kullanabilir. Bu haklar, ayıbın kabule icbar edilemeyecek derecede olması halinde eserin reddi ve ödenen bedelin iadesi, ayıp bu derecede önemli değil ise bedelden indirim ya da onarım giderlerini isteme hakkı ve her üç halde ayrıca yüklenicinin kusuru varsa, ayıptan doğan zararları talep hakkıdır.
Diğer taraftan; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 282. maddesi uyarınca mahkeme, takdiri bir delil olan bilirkişi görüşlerini diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Bilirkişi raporlarında görülen eksiklik ya da belirsizliğin tamamlanması veya giderilmesi görevi de, aynı Kanun’un 281/2. maddesi uyarınca mahkemeye aittir. Bu halde, mahkemece re’sen veya tarafların talebi üzerine, Kanun’un 281/3. maddesi uyarınca, ilk raporu veren bilirkişilerden ek rapor alınabileceği gibi yeni bir bilirkişiler kurulu da oluşturulabilir. Nitekim, mahkemece bilirkişi raporunun denetimine imkân tanınması amacıyla Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 279/2. maddesi hükmünce raporda, bilirkişi raporunda inceleme konusu yapılan maddi vakıalar ile varılan sonuçların gerekçelerine yer verilmesi zorunluluğu bulunduğu ifade edilmiştir.
Somut olayda; mahkemece, yargılama sırasında iki ayrı jeoloji mühendisinden bilirkişi raporu alınmıştır. Her iki bilirkişi raporunda da kuyunun imalâtında ayıp bulunup bulunmadığı hususu açıklığa kavuşturulmamıştır. İkinci bilirkişi raporunda, kuyunun suyunun kullanma belgesinde yazılı miktarı karşılamadığı ifade edilmiş olmakla birlikte, bu durumun, ayıplı imalât niteliğinde olup olmadığı konusunda bir açıklama yapılmadığı gibi bunun bir ayıp olarak kabulü halinde 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 360. maddesinde gösterilen ve yukarıda ayrıntıları açıklanan ayıp halinde iş sahibince kullanılacak haklarla ilgili olarak bir görüşe yer verilmemiştir. Bu nedenle, alınan raporların hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğundan söz edilemez.
Mahkemece yapılacak iş; konusunda uzman başka bir bilirkişiden rapor alınarak, yapılan işte ayıp bulunup bulunmadığı, ayıplı imalât varsa, bunun yukarıda izah edilen 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 360. maddesinde gösterilen haklar bakımından eserin reddini gerektirir bir ayıp olup olmadığı, ayıp bulunmakla birlikte, ayıbın eserin reddini gerektiren bir ayıp olmadığının anlaşılması halinde, iş sahibinin kullanabileceği diğer haklar bakımından iş bedelinden ne kadarlık bir indirim yapılabileceği ve ayıbın giderim bedelinin ne olduğu hususlarının aydınlatılması, buna göre yüklenicinin hak ettiği bir bedel olup olmadığının belirlenerek, sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir.
Açıklanan nedenlerle, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulüyle hükmün davalı iş sahibi yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 08.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.