Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/5833 E. 2015/3144 K. 08.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5833
KARAR NO : 2015/3144
KARAR TARİHİ : 08.06.2015

Mahkemesi :Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi :23.06.2014
Numarası :2013/76-2014/185

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı iş nedeniyle iş bedelinin iadesini sağlamak amacıyla yürütülen icra takibine itirazın iptâli davasıdır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Davacı vekili; taraflar arasında imzalanan 12.09.2011 tarihli sözleşme gereğince davalının 2 adet helezon kaydırak kalıbı yapımını üstlendiğini, iş bedelinin 41.000,00 TL olup, 8.000,00 TL’sinin nakit 20.000,00 TL’sinin havale ve 13.000,00 TL’sinin ise kalıbın tesliminden sonra ödeneceğini, müvekkilinin üzerine düşen edimleri yerine getirip ödemeleri yapmasına rağmen ilk kalıbın çok geç teslim edildiğini ve ikinci kalıbın ise teslim edilmediğini, ilk kalıbın geri alınması ve bedelin iadesini ihtar ettiklerini, bedelin ödenmediğini ve bu bedelinin tahsili amacıyla Bursa 14. İcra Müdürlüğünün 2012/6104 Esas sayılı icra dosyası ile takibe geçtiklerini, davalı borçlunun haksız ve yersiz şekilde takibe itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptâlini ve % 20’den aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiş, davalı yüklenici vekili ise, davalının yasal sorumluluğunun olmadığını ve davalıya husumet düşmediğini, kalıbın teslim edilip kullanıldığını, ikinci kalıbın hazırlığının yapıldığını ve teslime hazır olduğunu savunmuş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karar davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Bursa 14. İcra Müdürlüğünün 2012/6104 Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı davacı tarafından borçlu davalı aleyhine 28.000,00 TL asıl alacak ve 69,03 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 28.069,03 TL üzerinden ilâmsız takip yapıldığı, ödeme emrinin borçluya 27.06.2012 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği ve borçlu davalının 04.09.2012 tarihli dilekçesi ile borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulduğu ve 1 yıllık yasal süresi içerisinde itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.Davacı, davalı yüklenici tarafından yapılan kalıpların ayıplı olduğundan bahisle ödediği iş bedelinin iadesini talep etmiş ve mahkemece yargılama öncesi alınan tespit raporu ve mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen rapor hükme dayanak alınarak hüküm kurulmuştur.
Ayıp, yasa ya da sözleşme hükümleri gereğince, bir eser veya malda bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır. Yüklenici, iş sahibine olan borçlarına aykırı olarak, imâlini yüklendiği eserin ayıplı olması durumunda; açık ayıplarda Borçlar Kanunu’nun 359. gizli ayıplarda ise 362. maddeleri hükümlerine uygun olarak ihbarda bulunduğu takdirde, aynı Kanunun 360. Maddesinde tanınan haklardan yararlanabilir. Ancak Borçlar Kanunu’nun 360. maddesi gereğince, eser; eser sahibinin kullanamayacağı veya nısfet kurallarına göre kabule zorlanamayacağı ölçüde kusurlu veya sözleşmeye önemli ölçüde aykırı olursa, eser sahibi, bu eseri kabulden kaçınabilir. Ne var ki, eserdeki kusur veya sözleşmeye aykırılık yukarıda belirtilen ölçüde önemli değilse, eser sahibi, eserin değerindeki eksiklik oranında, bedeli indirebilir; eğer kusurların giderilmesi büyük harcamalar gerektirmiyorsa yükleniciyi onarıma zorlayabilir. Ancak, Borçlar Kanunu’nun 360. maddesinde eser sahibine tanınan haklardan hangisini kullanabileceği, mahkemece uzman bilirkişi aracılığıyla eser üzerinde yaptıracağı inceleme sonucu ayıbın derecesi belirlenmek suretiyle takdir olunur. Somut olayda; mahkemece, delil tespit raporu ve mali müşavir tarafından düzenlenen bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmuş ise de; bilirkişi raporunda,sözleşme kapsamındaki tüm imalatlar incelenerek ayıp saptaması yapılmadığından hükme esas alınamaz. Yukarıda açıklandığı üzere, sözleşme konusu kalıpların seçilecek uzman metalürji bilirkişi aracılığıyla incelenmesi; varsa, ayıbın derecesi ile Borçlar Kanunu’nun 360. maddesi hükmünde eser sahibine tanınan haklardan hangisinin kullanılması gerektiğinin mahkemece belirlenmesi zorunludur. Eksik inceleme ve tek taraflı yaptırılan delil tespiti sonucu alınan bilirkişi raporu ve konunun uzmanı olmayan mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen rapor esas alınarak hüküm kurulması doğru olmamıştır.
O halde mahkemece yapılacak iş; 6100 sayılı HMK’nın 266 ve devamı madde hükümlerine uygun seçilecek uzman metalürji bilirkişi aracılığıyla gerektiğinde yerinde keşif yapılmak suretiyle, ayıplı olduğu savunulan kalıplar üzerinde inceleme yapılmak, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişle rapor almak, bu çerçevede sözleşme kapsamını belirlemek, kalıpların ayıp derecesini belirlemek ve buna göre Borçlar Kanunu’nun 360. maddesinde öngörülen haklardan hangisinin kullanılması gerektiğinin mahkemece takdir edilmesi; kalıpların kabul edilemeyecek derecede ayıplı olduğunun saptanması halinde ise varsa eserin ayıplı haliyle değerinin belirlenmesi, değer ifade ediyor ise; davacının iş bedeli alacağından mahsubunun yapılması ve tüm bu değerlendirmeler ışığında karar verilmesinden ibaret olmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 08.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.