Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/5569 E. 2015/3212 K. 09.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5569
KARAR NO : 2015/3212
KARAR TARİHİ : 09.06.2015

Mahkemesi :Bodrum 2. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :04.03.2014
Numarası :2009/85-2014/108

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinden doğan alacağın tahsili davasıdır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Davacı vekili; mülkiyeti davalıya ait bulunan evin tamirat ve tadilat işlerinin yapımı konusunda davacı müvekkili ile davalının anlaştıklarını ve davacı müvekkilinin bu işlerin tamamını yaptığını, imalât ve işçilik bedellerinin 33.300,00 TL olduğunu belirterek alacağın tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davalı iş sahibi vekili ise, taraflar arasında sözleşme yapılmadığını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunmuş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, verilen karar davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Davacı iş bedelini talep etmiş, davalı ise akdî ilişkiyi inkar etmiştir. Akdî ilişkinin kurulduğunu ispat külfeti davacı yüklenicidedir. Bir başka deyişle davacı yüklenici eser meydana getirdiğini ve iş bedelini hakettiğini usulüne uygun yasal delillerle kanıtlama yükümlülüğü altındadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince iddia eden, iddiasını ispat yükümlülüğü altındadır. Somut olayda davacı, davalı ile eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğunu iddia etmekte, davalı ise davacı ile aralarında sözleşme ilişkisinin kurulmadığını savunmaktadır. O halde, davacı akdî ilişkiyi kanıtlamak zorundadır. Davacı taraf, davalıya ait evin tamirat ve tadilat işini üstlenerek yaptığını ve bedelin ödenmediğini iddia etmekte olduğundan iddiasını, müddeabihin miktarına göre 6100 sayılı HMK’nın 200. maddesi hükmü gereği senetle ispat etmek zorundadır. Taraflar arasında akdî ilişkinin kurulduğunu ispat açısından dayanılan ödeme belgeleri HMK’nın 202. maddesinde ifadesini bulan yazılı delil başlangıcı niteliğinde sayılamayacağından, aynı Kanunun 200/2. maddesi gereğince tanık dinlenmesine karşı tarafın açık muvafakatı da bulunmadığından tanık deliline dayanılamaz. Davacı taraf kesin delil niteliğinde olan yemin deliline dayanmış ve bilahare 20.01.2013 tarihli dilekçesi ile yemin deliline dayanmaktan vazgeçmiştir. Tüm bu nedenlerle: davacı ile davalı arasında akdî ilişkinin varlığı usulünce kanıtlanamamış olup davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerekirken yanlış hukuki değerlendirmeler sonucu HMK’nın 200. maddesi hükmüne aykırı olarak dinlenen tanıkların beyanlarına itibar edilmek suretiyle (kaldı ki davacı tanıklarından M.. A.. yeminli beyanında taraflar arasında akdî ilişkiden bahsetmeyip davacının davalıya aracı olduğunu beyan ettiği halde) akdî ilişkinin kurulduğu kabul edilerek, davalının sorumluluğuna hükmetmek doğru olmamış, kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 09.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.