Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/5349 E. 2014/6155 K. 28.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5349
KARAR NO : 2014/6155
KARAR TARİHİ : 28.10.2014

Mahkemesi :İstanbul 2. Tüketici Mahkemesi
Tarihi :24.04.2014
Numarası :2014/77-566

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Dava tüketici mahkemesine açılmış olup, davada sözleşme konusu imalâtta açık ve gizli ayıplar bulunduğu ileri sürülerek iş bedelinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti, ayıplı ürün ve hizmetlerin ayıpsızı ile değiştirilmesi, bu talep uygun görülmediği takdirde uğranılan zararların tahsili istenmiştir. Mahkemece davaya bakmakla görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, tüketici mahkemelerinin davaya bakmakla görevli olup olmadığı, görevli değilse hangi mahkemenin görevli olduğu noktasında toplanmaktadır.
Sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/e maddesinde tüketici, “bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişi” olarak tanımlanmıştır. Bu tanımlamaya göre yasa, hazır bir malı veya hizmeti satın alarak onu günlük yaşamında kullanan veya tüketen kişiyi korumaktadır. Bir başka deyişle yasa kapsamına, dar kapsamlı mal ve hizmet ilişkileri, olağan tüketim işleri alınmıştır. Aksi bir yorumun kabulü, üst düzey teknoloji ile gerçekleştirilen eser sözleşmesi ilişkilerinin dahi 4077 sayılı Yasa kapsamında kalmasını ve bunlardan kaynaklanan uyuşmazlıklara da tüketici mahkemelerinde bakılmasını gerektirir ki, bunun yasanın amacına aykırı olduğu açıktır. Buna göre eser sözleşmesinden doğan ilişkilerde 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin uygulanması hukuken olanaklı değildir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26.2.2003 gün ve 2003/15-127 Esas, 2003/102 Karar sayılı kararında bu husus belirtilmiştir. Somut olayda taraflar arasındaki hukuki ilişki, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere eser sözleşmesi ilişkisi olduğundan davaya tüketici mahkemelerinde bakılamaz. Bu nedenle mahkemece verilen görevsizlik kararı yerindedir. Ancak mahkemece görevli mahkemenin tayininde hataya düşülmüştür.
Okundu
Şöyle ki somut olayda dava, 6100 sayılı HMK’nın ve 6102 sayılı yeni TTK’nın yürürlüğe girmesinden sonra 13.01.2014 tarihinde açılmıştır. HMK’nın 2. maddesi gereğince dava konusunun miktar ve değerine bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalar ile şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme aksine bir düzenleme olmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. TTK’nın 5 (1.) maddesi gereğince, dava olunan şeyin değeri veya tutarı dikkate alınmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli mahkeme aksine hüküm bulunmadıkça asliye ticaret mahkemeleridir. Aynı Kanunun 5 (2.) maddesi gereğince de, özel kanun hükümlerinin açıkça ticaret mahkemelerini görevlendirdiği hallerde de değer ve tutarına bakılmaksızın dava asliye ticaret mahkemesinde görülür.
6102 sayılı TTK’nın 4 (1.) maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları” ve “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ile “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması (nispi ticari dava), ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması, ya da aynı maddede 6 bent halinde sayılan ticari davalardan (mutlak ticari dava) olması gerekir. Taraflardan biri “tacir” değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın “ticari işletme” ile ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Somut olayda, davalı şirketler tacir ve uyuşmazlık ticari işletmeleri ile ilgili ise de, davacı gerçek kişiler tacir sıfatını taşımamaktadır. Eser sözleşmesinden kaynaklanan hukuk davaları TTK’nın 4 (1.) maddesinde altı bent halinde sayılan mutlak ticari davalardan bulunmadığı gibi, bu davaların mutlak ticari dava olduğuna ve ticaret mahkemelerinde görüleceğine dair özel yasa hükmü de yoktur. Bu durumda eldeki davaya bakmakla görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olmaktadır. Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi yerinde olmuşsa da, görevli mahkemenin tayininde hata yapılmıştır. Bu yönden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 28.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.