Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/4882 E. 2014/6247 K. 03.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4882
KARAR NO : 2014/6247
KARAR TARİHİ : 03.11.2014

Mahkemesi :Konya 4. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :20.02.2014
Numarası :2013/524-2014/61

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili istemiyle başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı yüklenici davada, 28.062012 tarihli sözleşme uyarınca Nehir Apartmanı’nın mantolama işlerini yapıp teslim ettiğini, apartman yöneticisinin ve sakinlerin talepleri üzerine sözleşme dışı işler de yaptığını, sözleşme içi işlerden bakiye 10.000,00 TL, sözleşme dışı işler nedeniyle de 9.420,00 TL olmak üzere toplam 19.420,00 TL alacaklı bulunduğunu, ihtar keşidesine rağmen alacaklar ödenmeyince Konya 12. İcra Müdürlüğü’nün 2013/4643 sayılı dosyası ile icra takibine geçtiğini, davalının haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptâli ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiş, mahkemece davalı tarafın pasif dava ehliyetinin bulunmadığı belirtilerek davanın usulden reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise, def’i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece re’sen nazara alınmasıdır.
Dosya kapsamından somut olayda; Nehir Sitesinin 20.05.2012 tarihli olağan genel kurul toplantısında binanın dış yalıtımının ve boyasının yapılmasına, olukların, saç kapının ve balkon demirlerinin değişmesine, ana kapı girişinin alüminyum kaplanmasına karar verildiği, bu işleri yaptırmak ve sözleşme imzalamak üzere D. B., Y. K. ve B. B. yetkili kılındığı, yetkili kılınan kişilerin 06.06.2012 tarihinde toplanarak verilen teklifleri değerlendikleri ve E… Yapı (H.. G..)’ın teklifini uygun bularak bu firma ile sözleşme imzalanmasına karar verdikleri, 28.06.2012 tarihinde de Nehir Apartmanı kat malikleri adına yönetici B. B. ile E… Yapı (H.. G..) arasında sözleşme imzalandığı anlaşılmaktadır. Sözleşmeler, sözleşmenin tarafları arasında hak ve borç doğuracağından kat maliklerinin verdiği yetkiye istinaden sözleşmenin tarafı olan B. B. pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı kabul edilemez. Mahkemece husumetin varlığı kabul edilerek davanın esasının incelenmesi ve delillerinin toplanarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken taraflar arasında yazılı olarak yapılmış sözleşme bulunduğu gözardı edilerek sıfat yokluğundan davanın reddi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 03.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.