Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/4811 E. 2014/6322 K. 05.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4811
KARAR NO : 2014/6322
KARAR TARİHİ : 05.11.2014

Mahkemesi : Emirdağ Asliye Hukuk Hakimliği (Tic. Mah. Sıf.)
Tarihi : 20.02.2013
Numarası : 2009/129-2013/76

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat …. İler ile davalı vekili Avukat … ve Avukat … geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Uyuşmazlık, zaman bakımından somut olaya uygulanması gereken 818 sayılı BK’nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmış olup, davada bakiye iş bedelinin tahsili istemiyle başlatılan ilâmsız icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptâli ile takibin devamı ve %40 icra inkâr tazminatının tahsili istenmiştir. Mahkemece davanın kabulüne ve icra inkâr tazminatının tahsiline dair verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davacı icra takibinde 68.485,00 TL alacağın tahsilini talep etmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamalardan 68.485,00 TL alacağa, 97.485,00 TL imalât bedelinden 29.000,00 TL ödeme mahsup edilerek ulaşıldığı anlaşılmaktadır. Davalı cevabında, davacıya 04.08.2003 tarihinde 9.000,00 TL, 18.08.2003 tarihinde 10.000,00 TL, 09.10.2003 tarihinde 10.000,00 TL, 11.08.2004 tarihinde davacının oğluna 1.000,00 TL, Ö… Eczanesi sahibi aracılığı ile de 5.000,00 TL olmak üzere 35.000,00 TL ödeme yapıldığını, ayrıca inşaatta kullanılan malzemeler ve çalıştırılan bir kısım işçiler için de 20.928,00 TL ödeme yapıldığını, iş bedelinin fazlasıyla ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacı yüklenicinin 2004 yılı fiyatlarıyla 74.116,98 TL, 2009 yılı fiyatlarıyla 114.592,26 TL bakiye alacaklı bulunduğu kabul edilerek ve taleple bağlı kalınarak dava kabul edilmiş, icra takibindeki 68.485,00 TL bakiye asıl alacak yönünden itirazın iptâli ile takibin devamına karar verilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda
imalât bedeli 2004 yılı fiyatlarıyla 109.116,98 TL olarak hesaplanmış, bu bedelden 35.000,00 TL ödeme düşülerek davacının 2004 yılı fiyatlarıyla bakiye 74.116,98 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir.
Yanlar arasındaki uyuşmazlık, esas itibariyle imalât bedeli ve ödemeler noktasında toplanmaktadır. Davacı imalât bedelinin 97.485,00 TL olduğunu iddia ederken, davalı bu bedelin 44.000,00 TL olduğunu savunmaktadır. Davalı tarafından dosyaya ibraz edilen “inşaat sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin arka sayfasındaki yazılardan tarafların inşaatın son şekline göre 44.000,00 TL götürü bedel konusunda anlaştıkları anlaşılmaktadır. Sözleşmenin altı her iki tarafça imzalanmış olup, imzaya itiraz bulunmamaktadır. 818 sayılı BK’nın 365. maddesi uyarınca götürü pazarlık edilmiş ise yüklenici yapılacak şeyi kararlaştırılan fiyata yapmaya mecburdur. Bu nedenle iş bedelinin 44.000,00 TL olduğunun kabulü gerekir. Sözleşme dışına çıkılarak bayındırlık birim fiyatları veya serbest rayiçlerle bedel hesabı yapılamaz. Ödemelere gelince, mahkemece hükme dayanak yapılan bilirkişi kurulu raporunda, ödeme tutarı 35.000,00 TL olarak kabul edilmiş, davacı tarafça temyiz yoluna başvurulmadığından bu miktar ödeme kesinleşmiştir. O halde mahkemece 44.000,00 TL götürü bedelden 35.000,00 TL ödeme mahsup edilerek kalan 9.000,00 TL yönünden davanın kabulü gerekirken, yazılı şekilde fazlaya hükmedilmesi doğru olmamıştır. Diğer yandan İcra İflas Kanunu’nun 67/II. maddesine göre icra inkâr tazminatına karar verilebilmesi için davalının icra takibine itirazında haksız olması gerekir. Alacak likid olmayıp bilirkişi raporuyla saptanıyorsa, borçlunun itirazında haksızlığından söz edilemez. Somut olayda alacak miktarı bilirkişi raporuyla belirlendiğinden, ayrıca davacı takip talebindeki miktardan daha aza hak kazandığından alacağın likid olduğu ve borçlunun takibe itirazında haksız bulunduğu kabul edilemez. Koşulları oluşmayan icra inkâr tazminatı isteminin reddi yerine kabulü de doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte yazılı nedenlerle kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, 1.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 05.11.2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY YAZISI –
Davacı yüklenici icra takibinde, yaptığı iş tutarı ve ödemeler tutarını zikretmeksizin 68.485,00 TL alacağının tahsilini istemiş, icra takibine Emirdağ Asliye Hukuk
Mahkemesi’nin 2004/41 D. iş dosyasını dayanak tutmuştur. Tespitte alınan 28.09.2005 tarihli rapora göre 2004 yılı itibariyle yapılan iş tutarı 97.485,00 TL’dir. Ödenen 29.000,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 68.485,00 TL’nin tahsili talep edilmiş, davalı iş sahibi icra takibine itirazında yükleniciye yapılan ödeme tutarının 29.000,00 TL olduğunu ileri sürmüş, bunun dışında 11.08.2004 tarihinde davacının oğlu olan Mustafa Morkoç’a 1.000,00 TL daha ödeme yapılmıştır. Böylelikle toplam ödeme tutarı 30.000,00 TL olup, mahkemenin gerekçeli kararında ödeme tutarı hiç zikredilmediğinden, tarafların hesap mutabakatı niteliğindeki belgeye göre 44.000,00 TL iş bedelinden ödeme tutarı 30.000,00 TL’nin mahsubu ile kalan 14.000,00 TL’nin tahsiline karar verilmesi gerekir. Yargılamada dinlenen davalı tanığının beyanına dayanılarak davacıya ayrıca elden 5.000,00 TL ödeme yapıldığının kabulü ve davacının kararı temyiz etmeyerek ödeme tutarını benimsediği görüşüyle yazılı şekilde bozma yapılması doğru olmadığından, sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.