Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/4563 E. 2015/3899 K. 02.07.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4563
KARAR NO : 2015/3899
KARAR TARİHİ : 02.07.2015

Mahkemesi :Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi :04.03.2014
Numarası :2010/217-2014/109

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –

Dava, munzam zarar nedeniyle alacak istemine ilişkin olup, mahkemenin; davanın kabulüne dair kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, ödenmeyen hakediş bedeli ve haksız kesilen gecikme cezası nedeniyle oluşan toplam 71.355,22 TL alacağın tahsili için Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesinde 1996/385 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, bu dosyada yapılan yargılama sonucu hükmedilen alacağın 19.02.2010 tarihinde icra dosyasına ödendiğini, kesinleşen ilâm uyarınca yargılama masrafları ve vekâlet ücretleri dışında 15 yıl gecikme ile ödenen 71.355,22 TL’lik müvekkil alacağına toplam 504.062,43 TL avans faizi işlediğini, gecikmeden doğan zararın faizle karşılanamadığını munzam zarar alacağı doğduğunu belirterek şimdilik 1.000.000,00 TL alacağın avans faiziyle tahsilini istemiş sonrasında talebini 5.956,718,66 TL artırarak 6.956.718,66 TL’ye yükseltmek suretiyle ıslah etmiştir.
Davalı ise istemin zamanaşımına uğradığını, esas yönünden ise munzam zarar nedeniyle alacak isteme koşulları bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın açıldığı tarihten alacağın tahsil edildiği tarihe kadar geçen sürede yaşanan ekonomik dalgalanmalar nazara alındığında, 16.05.1996 tarihinde ödenmesi gereken 71.355 TL’nin, tacir olan davacı elinde olması halinde atıl bırakılmayacağı ve yatırıma dönüştürüleceği, buna göre de 19.02.2010 tarihinde geç ödenmesi nedeniyle davacının zarara uğradığının kabulü gerektiği, ayrıca yanlar arasındaki çekişme konusu inşaat işine ilişkin projeden dolayı davacı şirketin zararının mevcudiyetinin muhasebe kayıtlarıyla da doğrulandığı, davalı, temerrüde düşmekte ve zararın meydana gelmesinde kusurlu olmadığını, alacaklının bir zarara uğramadığını veya borcunu zamanında ödemiş olsa dahi davacının değeri düşmeyecek bir yatırım yapmayacağını kanıtlayamadığı, bu nedenle munzam zararın ve yasal koşullarının somut olayda oluştuğu gerekçesiyle alınan bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dava munzam zarar nedeniyle alacak istemine ilişkindir. Dava tarihine göre uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu 105. maddede munzam zarar düzenlenmiştir. ( Maddenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’ndaki karşılığı 122. maddedir.)
Anılan 105. (6098 sayılı T.B.K. 122) madde uyarınca alacaklının uğradığı zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu takdirde borçlu kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini kanıtlamadıkça bu zararı ödemekle mükelleftir.
Yasa koyucu para borcunun geç ödenmesi halinde bir zararın mevcut olduğunu kural olarak benimsemiştir. Bu zararın karşılanması iki bölümde düşünülmüştür. Birinci bölüm kanıtlanmadan ödenmesi talep edilecek zarar miktarıdır ki bu temerrüt faizidir. Diğer bir deyişle temerrüt faizi miktarınca alacaklının zarara uğradığı yasal bir karine olarak kabul edilmiştir. Bunun dışında davacının herhangi bir karineden istifade etmek olanağı yasal olarak mevcut değildir.
Dava konusu somut olaydaki çözümlenmesi gereken hukuki sorun; temerrüt faizini aşan bir zararın mevcut olup olmadığıdır.
Yüksek enflasyon, dolar kurundaki artış, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu davacıyı ispat yükünden kurtarmaz. Zira; davacı para alacağını zamanında alması halinde ne şekilde kullanacağını kanıtlayamamıştır. Ayrıca alacaklı, uğradığı zararın kendisine ödenen temerrüt faizinden fazla olduğunu ispat etmek zorundadır. Soyut enflasyonun ya da bankalarda mevduat için ödenen faizin temerrüt faizinden yüksek oranda olması, munzam zararın gerçekleştiği ve kanıtlandığı anlamına gelmez. Burada davacının kanıtlaması gereken husus enflasyon ve mevduat faizinin yüksekliği gibi genel olgular değil, kendisinin şahsen ve somut olarak geç ödemeden dolayı zarar gördüğü keyfiyetidir. Örneğin alacağını zamanında tahsil edememekten ötürü, başkasına olan borcunu ödemek için daha yüksek oranda faizle borç aldığını, alacaklı olduğu parayı zamanında alsa idi yabancı para ile ödemek durumunda olduğu borcunu, geçen süre içinde gerçekleşen bu fark sebebiyle daha yüksek kurdan ödemek zorunda kaldığını kanıtlamak durumundadır. Ülkede yaşanan ekonomik kriz nedeniyle paranın döviz karşısında hızlı değer kaybı, yüksek enflasyon gibi genel afaki ve doğrudan davacının zararını ifade etmeyen umumi ekonomik konjonktürel olgular BK’nın 105. (T.B.K. 122.) maddesinde sözü edilen munzam zararın varlığını göstermez.
Davacılar vekili 1996 yılında ödenmesi gereken iş bedelinin 2010 yılında ödendiği, müvekkili şirkete ödenmeyen 71.335,00 TL’nın şirketin ödenmiş sermayesinin üzerinde olup, kayıtlı sermayesinin 2/3’ü kadar olduğunu, 1995 yılı değerleriyle uğranılan bu zararın şirketin iflasına sebebiyet vermemesi için ortaklardan borç para alındığını, 12 adet dükkanın 43.351,00 TL’sine satılmak mecburiyetinde kalındığını, 19.02.2010 günü tahsil edilen 504.062,43 TL’lik faizin ancak 3 daire ettiğini belirterek zararını kanıtlamak istemiş ise de salt ticari faaliyet kapsamında alınıp satılması mümkün olan dükkanların satılmış olması, sözleşmeye konu işten zarar edilmiş olması, şirket ortaklarından borç para alınmış olması ve şirketin ödenmemiş sermayesinin bulunması doğrudan munzam zararı ispatlar nitelikte olgular olmadığından, munzam zarara ilişkin davadaki iddia somut delillerle kanıtlanamadığı için davanın tümden reddine karar vermek gerekirken kabulüne dair hüküm kurulmuş olması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 02.07.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

-KARŞI OY-

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre munzam zarar ispatlandığından yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması gerekir. Sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.