Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/4446 E. 2014/6022 K. 23.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4446
KARAR NO : 2014/6022
KARAR TARİHİ : 23.10.2014

Mahkemesi : İstanbul 44. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi : 04.04.2013
Numarası : 2011/121-2013/96

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmış, davalı reddini savunmuş, mahkemenin davanın kabulüne dair kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında, dava dışı Yeni Çiftlik Belediye’sinin ihtiyacı olan “tortu filtre” sisteminin kurulması konusunda davacının davalı yükleniciye verdiği 19.02.2007 tarihli teklif sonrası davacı taşeron tarafından yapımı hususunda sözlü anlaşmaya varıldığı, dosya içeriğinden ve evvelce davalı ile dava dışı Belediye arasında görülüp Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleşen Marmara Ereğlisi Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/198-2011/72 Karar sayılı dosyasında verilen karardan anlaşılmaktadır. Kesinleşen kararda davalı yüklenicinin davacı taşerona yaptırdığı işin bedelinin, ayıplı kısmın bedeli de tenzil edilerek 24.000,00 TL olduğu hususu tespit edilmiştir.
Olayda zaman bakımından uygulanması gereken mülga 818 Sayılı Borçlar Yasası’nın 355 ve devamı maddelerinde yer alan eser sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda anılan Yasa’nın 359. maddesi uyarınca eser sahibi, teslimden sonra eserde gözle görülebilir ayıp var ise makul sürede veya sonradan ortaya çıkan gizli ayıplar bulunursa, bu tarihten itibaren makul sürede yükleniciye bildirmek zorundadır. Aksi durumda BK’nın 362. maddesi uyarınca yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur ve eser sahibi eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılır. Yine kural olarak ayıp ihbarının yapıldığı hususu şekle bağlı olmayıp, her türlü delille ve tanık anlatımıyla kanıtlanabilir. Somut olayda, davalı delil listesinde tanık anlatımına dayanmış ve işin ayıplı olduğunu savunmuştur. Mahkemece taraf tanıkları dinlenmeden bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmuştur. Oysa davacı, teslimden sonra ayıp ihbarı yapıldığını iddia ettiğinden, öncelikle ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı araştırılmalıdır.
O halde mahkemece yapılması gereken iş; davalının ayıp ihbarının az yukarıda değinilen makul sürede yapıldığına ilişkin tanıklarını bildirmesini istemek, tanık listesi verdiğinde tanıklarını dinlemek, ayıp ihbarının süresinde yapıldığı anlaşılırsa, BK’nın 360. maddesi uyarınca eserin tümüyle reddi gerekirse, ayıplı imalâtı davacıya vermek koşuluyla
davanın reddine karar vermek, kabul edilebilecek nitelikte ise ayıp oranında bedelden indirim yaparak, ayrıca ödenen bedel de düşüldükten sonra kalana hükmetmekten, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığının anlaşılması halinde davanın şimdiki gibi kabulüne karar vermekten ibarettir. Mahkemece olayda uygulama yeri bulunmayan TTK’nın 25/III. maddesi uygulanmak suretiyle inceleme ve hatalı değerlendirme yapılarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 23.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.