Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/4240 E. 2014/7041 K. 04.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4240
KARAR NO : 2014/7041
KARAR TARİHİ : 04.12.2014

Mahkemesi :Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi :18.10.2012
Numarası :2010/336-2012/449

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm davacılar vekili ile davalı F..K…dışındaki davalılar vekillerince temyiz edilmiş, davalı … İnş. Tes. A.Ş. tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacılar vekili Avukat .. ile davalılar E.. M.. Ö.. ve G.. D.. vekili Avukat …. davalılar İ.. E.. ve G.. T.. vekili Avukat … davalı … İnş. A.Ş. vekili Avukat … geldi. Davalı A.. Ü.. vekili ile davalı asil F.. K.. gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Asıl ve birleşen dava davacı iş sahipleri ile davalı yüklenici arasında imzalanan eser sözleşmesinin ifası sırasında TC Hazine Müsteşarlığı’ndan alınan yatırımı teşvik belgesi gereğince yurtiçi yurtdışı makine ve teçhizat alımları KDV’den muaf olmasına rağmen davalı yüklenici şirket tarafından düzenlenen 1 ila 8 nolu faturalara KDV dahil edilerek fazladan KDV ödendiği, bilahare gereksiz ödenen KDV’nin vergi dairesinden geri alınmasına rağmen ödemenin yapıldığı tarih ile vergi dairesinden iade alındığı tarihler arasında finansman kaybı oluştuğu, bu zarardan davalı yüklenici ile ödemenin yapılmasına sebep olan iş sahibi elemanlarının sorumlu olduklarından bahisle zararın tahsili istemine ilişkindir.
Asıl davanın bilahare F.. K.. aleyhine açılan ek dava ile birleştirilerek ve daha önce Dairemiz’ce yapılan bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucunda birleşen davanın reddine, asıl davanın kabulüne dair verilen karar davacı ile asıl davanın davalıları tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün olmamasına göre davacının birleşen davada kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının reddi ile onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Asıl davada davalıların temyiz itirazlarına gelince;
Hükmüne uyulan Dairemizin 11.06.2009 gün, 2008/5077 Esas-2009/3490 Karar sayılı bozma ilâmı ile karar düzeltme üzerine verilen 05.04.2010 gün, 2009/5779 Esas-2010/1943 Karar sayılı ilaveli bozma ilâmında yüklenici şirket ve idare elemanları hakkında bozma ilâmlarında belirtilen hususlar da dikkate alınıp kusur ve sorumluluklarının bulunup bulunmadığı konusunda yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulundan ilgili yasal düzenlemeler ve mevzuat da değerlendirilmek sureti ile Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak sonucuna uygun karar verilmesi gereğine işaret edilmiştir.
Yerel mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen hükme esas alınan ve bozmadan sonra düzenlenen bilirkişi kurulu rapor ve ek raporunda Yargıtay denetimine elverişli olarak yasal düzenlemeler ve mevzuat da değerlendirilmek suretiyle yüklenici şirket ve davalı idare elemanlarının kusurları incelenip belirlenmemiş, bozmadan önce düzenlenen ve yeterli görülmeyen bilirkişi raporu ile davalılarca kabul edilmeyen müfettiş raporuna yollamada bulunularak zarar miktarı ve sorumlulukları tespit edilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulduğuna göre bozmada belirtilen hususlar lehine olan taraf için usulü kazanılmış hak teşkil edeceğinden bozma ilâmı uyarınca inceleme yapılması zorunludur.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nın 76 ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 33. maddesi hükümleri gereğince hakim resen Türk Kanunları (Türk Hukuku) gereğince hüküm vereceğinden maddi vakıaları ileri sürüp kanıtlamak taraflara hukuki vasıflandırma ise hakime aittir. Dava dilekçesine ekli teftiş kurulunca düzenlenen ve davaya dayanak yapılan hesap tablosunda davacı iş sahiplerinin zararı avans faizine göre hesaplanmış ise de; talep edilen alacak, davalı yüklenici ve idare elemanlarının ödemek zorunda oldukları sözleşmeden kaynaklanan bir alacak ya da fazla ödemenin zamanında yapılmaması sebebiyle oluşan faiz alacağı değil davalı yüklenici ve idare elemanlarının kusurlu eylemleri sonucu ödenmemesi gerektiği halde dava dışı Vergi Dairesine ödenen KDV’nin ödendiği tarihten geri alındığı tarihe kadar oluşan paranın kullanılmaması sebebiyle oluşan finans kaybı alacağı olup en az faiz alacağı miktarındadır. Bu nedenle talep edilen alacak faiz alacağı olmayıp zarar nedeniyle oluşan asıl alacak olduğundan sözleşme ödemelerin yapıldığı tarihler ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 104/son maddesindeki faize faiz yasağının somut olayda uygulanması mümkün değildir.
Bu durumda mahkemece yeniden oluşturulacak konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kurulundan, Dairemizin daha önceki bozma ve karar düzeltme üzerine verdiği ilaveli bozma hükümlerine göre yüklenici şirket ve davalı idare elamanları hakkında yasal düzenlemeler ve özellikle idare elemanları ile ilgili davacı iş sahiplerinin KDV ödenmesine esas olan belgelerin idare elemanlarınca düzenlendiği vergi dairesine ödeme yapıldığı tarihlerde yürürlükte bulunan Satın Alma Dairesi Başkanlığı görev, yetki ve sorumluluklarını ve Tesis Mühendislik Hizmetler Dairesi Başkanlığı’nın görev, yetki ve sorumluluklarını düzenleyen yönetmeliklerini gözönünde tutmak suretiyle varsa sorumlulukları ve kusur oranları ile davacı iş sahiplerinin istemekte haklı oldukları finans kaybı sebebiyle zarar miktarı konusunda gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp değerlendirilerek istenebilecek zarar miktarı varsa bu faiz alacağı olmayıp asıl alacak niteliğinde olduğundan temerrüt durumu da araştırılıp talepte dikkate alınarak faiz uygulanmak sureti ile sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının reddi ile birleşen davada verilen hükmün ONANMASINA, 2. bent uyarınca tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine, 3. bent uyarınca kabulü ile hükmün asıl davanın tarafları yararına BOZULMASINA, 1.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay’daki duruşmada vekille temsil olunan davalı …. İnş. A.Ş. ile E.. M.. Ö.., G.. D.., İ.. E.. ve G.. T..ye verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 0,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden davalılar A.. D.. İnş. Tes. A.Ş., E..M.. Ö.., G.. D.., A.. C.. Ü.., İ.. E.. ve G.. T..’ye geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 04.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.