Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/413 E. 2014/5518 K. 29.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/413
KARAR NO : 2014/5518
KARAR TARİHİ : 29.09.2014

Mahkemesi :Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi :16.05.2013
Numarası :2010/140-2013/315

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinden doğan alacağın tahsili amacıyla yürütülen icra takibine itirazın iptâli davasıdır. Davacı şirket yüklenici, davalı şirket ise iş sahibidir. Davacı yüklenici şirket vekili, davalı şirket ile 22.04.2008 tarihli sözleşme yaptıklarını, bu sözleşme gereğince muhtelif cins ve adette asansör ithal edip satımı konusunda anlaştıklarını, davalı iş sahibi şirketin sözleşme gereği peşin ödemesi gereken %50 bedeli ödemediğini, söz konusu asansörlerin bu nedenle üretici firma uhdesinde bekletildiğini, sözleşme gereği ödenmesi gereken 14.350./00 Euro karşılığı olan 27.673,98 TL lik fatura kesip davalı şirkete gönderdiklerini, fakat davalı şirketin herhangi bir ödeme yapmadığını, peşin olarak ödenmesi gereken %50 miktara tekabül eden 13.836,99 TL asıl alacağın tahsili amacıyla Ankara 6. İcra Müdürlüğü’nün 2009/4314 esas sayılı icra dosyası ile takibe geçtiklerini, davalı borçlunun haksız ve yersiz şekilde takibe itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptâlini ve % 40 ‘dan aşağı olmamak üzere inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiş, davalı iş sahibi vekili ise, müvekkili şirketin davacı şirketten herhangi bir mal ve hizmet alımında bulunmadığını, davacı yüklenicinin eseri teslim ettiğini kanıtlaması gerektiğini, alacak talebinin haksız olduğunu ve davanın reddini savunmuş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, verilen karar davacı vekilince süresinde temyiz edilmiştir.
Ankara 6. İcra Müdürlüğü’nün 2009/4314 Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı davacı şirket tarafından borçlu davalı şirket aleyhine fatura alacağına istinaden 13.836,99 00 TL asıl alacak ve 812,02 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 14.649,01 TL üzerinden ilamsız takip yapıldığı, ödeme emrinin borçluya 30.03.2009 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği ve borçlu davalının 08.04.2009 tarihli dilekçesi ile borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulduğu ve 1 yıllık yasal süresi içerisinde itirazın iptâli davasının açıldığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesi ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince iddia eden, iddiasını ispat yükümlülüğü altındadır. Somut olayda davacı, davalı ile aralarında 22.04.2008 tarihli eser sözleşmesi kurulduğunu iddia etmekte, davalı ise davacı ile aralarında sözleşme ilişkisinin kurulmadığını savunmaktadır. O halde, davacı akdi ilişkiyi kanıtlamak zorundadır. Davacı vekili davalı tarafla sözleşme ilişkisi kurulduğunu ispat açısından davalı şirket yetkilisinin de imzasını taşıyan 22.04.2008 tarihli belgelere dayanmaktadır. Davalı şirket vekilinin, bu belgelerde davalı şirkete atfen atılan imzaları inkar etmesi üzerine mahkemece davalı şirket yetkilileri ilgili Ticaret Memurluğu’ndan sorulmuş ve alınan cevabî yazıya istinaden 31.01.2013 tarihli ara kararı ile davalı şirkete isticvap davetiyesi çıkarılmıştır.
İsticvap, 6100 sayılı HMK’nın 169. (1086 sayılı HUMK’nun 230 ) ve devamı maddelerinde açıkça düzenlenmiş olup, mahkeme kendiliğinden veya talep üzerine, taraflardan birini davanın temelini oluşturan vakıalar ve onunla ilişkisi bulanan hususlar hakkında dinleyebilir. İsticvap, bir tarafın kendi aleyhine olan belli bir vakıa hakkında mahkeme tarafından dinlenmesi anlamına gelmekte olup, davanın aydınlatılmasına katkıda bulunan bir usul işlemi olarak tanımlanmaktadır. İsticvap, bizzat taraf davet edilmek suretiyle yapılır ve usulüne uygun davetiyeye rağmen taraf isticvap için mahkemeye gelmezse isticvap edilen vakıa ikrar edilmiş sayılır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; mahkemece davalı şirket temsilcileri belirlenip usulüne uygun isticvap için duruşmaya davet edilmiş, davalı şirket yetkililerinin geçerli bir mazeret bildirilmeksizin duruşmaya gelmedikleri anlaşılmasına rağmen, isticvap edilen vakıaları ikrar edilmiş saymak suretiyle işin esasına girmek yerine, taraflar arasında geçerli bir sözleşmenin varlığından söz edilemeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş, davalı şirket temsilcilerinin usulüne uygun isticvap davetiyesine icabet etmedikleri ve böylelikle isticvaba konu vakıa olan sözleşme ilişkisinin kurulduğunu kabul ederek işin esasına girmek suretiyle hüküm kurmaktan ibaret olmalıdır.
Bu nedenlerle hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 29.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.