Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/4123 E. 2015/3092 K. 04.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4123
KARAR NO : 2015/3092
KARAR TARİHİ : 04.06.2015

Mahkemesi :Bodrum 2. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :28.01.2014
Numarası :2012/127-2014/27

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ise de davetiye masrafı bulunmadığından duruşma isteğinin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesine dayalı davalı ediminin tam ve gereği gibi yerine getirilmediği iddiasıyla fazla ödenen iş bedelinin istirdadı istemine ilişkin olup, mahkemenin davanın reddine dair kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava eser sözleşmesine dayalıdır. Davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir. Davacı işin eksik ve kusurlu yapıldığını, yapılan imalattan fazla ödeme bulunduğunu belirterek istirdat talebinde bulunmuş davalı davanın reddini savunmuştur. Mahkemece ödeme miktarının yapılan iş bedelinden fazla olmadığı kabul edilerek dava reddedilmiştir.
Hükmü temyiz eden davacı iş bedeli olarak yaptığı ödemenin 379.050,00 TL olduğunu iddia etmiş, ancak mahkemece ödeme belgelerine göre 164.000,00 TL ödenmiş olduğu kabul edilmiştir.
Davalı vekili 04.07.2011 tarihli cevabi ihtarında 375.000,00 + KDV sözleşme bedelinden 16.000,00 TL ana para bakiyesi 67.500,00 TL KDV olmak üzere 83.500,00 TL alacağı ile proje hizmet ve danışmanlık bedelinden de ayrıca alacaklı olduğunu bildirmiş, böylece 359.000,00 TL’nin ödendiğini kabul etmiştir.
Mahkemece bu ihtara cevaptaki beyanın mahkeme dışı kabul olarak değerlendirilmediği belirtilmiştir. Kabul davayı sona erdiren taraf işlemi olup mahkemeye verilecek bir dilekçe veya yargılamadaki sözlü beyanla yapılabilir. İhtarnamedeki bir beyanın kabul beyanı olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Mahkemece HMK anlamında kabul beyanı olarak değerlendirilmemiş olması usul kurallarına uygundur.
Cevabi ihtardaki beyanlar ihtarın çekildiği tarihte yürürlükte olan HUMK ve dava tarihinde yürürlükte olan HMK hükümlerine uygun bir kabul beyanı değil ise de bu ihtarın uyuşmazlık açısından delil değeri taşıyıp taşımadığı incelenmelidir. Burada ikrar ve senet delillerine bakmak gerekir.
İkrar HMK 188. maddede düzenlenmiştir. Buradaki düzenleme mahkeme içi ikrar olup kesin delildir. İhtara cevaptaki beyan ise 188. maddede düzenlenen mahkeme içi ikrar niteliğinde olmayıp mahkeme dışı beyan söz konusudur. Mülga HUMK’nın 236/3 maddede mahkeme dışı ikrara deliller arasında yer verilmiş iken 6100 sayılı HMK’da bu hükme yer verilmemiştir. HMK’nın 448. maddesine göre bu kanun hükümleri tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır. Bu nedenle dava tarihinde HMK yürürlüğe girmiş ve sadece mahkeme içi ikrar delil kabul edildiğinden, mahkeme dışı ikrar bulunup bulunmadığının değerlendirilmesine de gerek yoktur.
Senet delili yönünden incelendiğinde ise senet kesin delildir. Senet bir kimsenin meydana getirdiği (veya temsilcisi ya da vekili aracılığıyla getirttiği) ve kendi aleyhine delil teşkil eden belgedir. Hukuk Genel Kurulu’nun 18.09.1963 tarih 10/27 sayılı kararında da belirtildiği üzere usulün senede bağlı olan her türlü iddiaya karşı ileri sürülecek savunmaların tanıkla ispatını yasaklayan maddesinde belirtilen senetler, davacı ile davalı arasında bir hukuki ilişkiyi belgelendirmek üzere düzenlenmiş ve sözü edilenlerden biri tarafından öbürüne yöneltilmiş yahut sözü edilenlerce birbirlerine karşılıklı olarak yöneltilmiş irade beyanlarını kapsayan kağıtlardır.
Somut olayda cevabi ihtarnamedeki beyanlar yapılan ödeme miktarının 359.000,00 TL olduğu yönünde davalı tarafın irade açıklamasını içerdiğinden, ödemenin bu miktar olduğunu ispatlayan senet niteliğindedir.
Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. (HMK 200/1. madde) Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz (HMK 201/1. madde).
Davacı yaptığı ödemenin 359.000,00 TL olduğunu senetle ispatlamış, davalı ise bunun aksini senetle ispatlayamamıştır. Senetle ispatlanan bu duruma rağmen ödeme miktarının 359.000,00 TL yerine 164.000,00 TL kabul edilmesi doğru olmamıştır.
Açılan davada hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalının gerçekleştirdiği imalatın bedeli 180.303,00 TL olarak hesaplanmış, davalı bu miktardan fazla iş yaptığı konusunda hükmü temyiz etmemiştir. HMK’nın geçici 3. maddesine göre uygulanması gereken HUMK’nın 427/1. maddesine göre davada haklı çıkan taraf dahi hukuki yararı var ise hükmü temyiz edebilir. Davalı temyizi bulunmadığından imalat bedelinin 180.303,00 TL olduğu yönünden usulü kazanılmış hak doğmuştur.
Bu durumda mahkemece 359.000,00 TL ödemeden 180.303,00 TL imalât bedelinin mahsubu ile kalan 178.697,00 TL fazla ödemenin istirdadına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 04.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.