Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/3771 E. 2015/5519 K. 04.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3771
KARAR NO : 2015/5519
KARAR TARİHİ : 04.11.2015

Mahkemesi :Biga 1. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :23.01.2014
Numarası :2008/481-2014/199

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından duruşma istenmiş ise de davetiye masrafı bulunmadığından duruşma isteğinin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, teminat senedi olduğu iddia edilen bonoya dayalı icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ve kötüniyet tazminatı istemine ilişkin olup, mahkemenin; davanın kabulüne dair kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davalı tarafın diğer temyiz itirazlarına gelince;
Davacılar dava dilekçesinde, davacı şirket ile davalı arasında imzalanan 13.11.2006 tarihli sözleşme ile verilen 200.000,00 TL bedelli teminat senedinin, teminatın tahsili şartları oluşmadan ve usulüne uygun yasal hükümler yerine getirilmeden Biga İcra Müdürlüğü’nün 2007/3084 sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, ayrıca senedin davacı C..’ın şahsını bağlamadığı halde borçlu olarak takibe konulmasının doğru olmadığını belirterek takibe konu bono nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine ve %40’dan az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini istemiş, davalı senette teminat senedi olduğuna dair bir kayıt olmadığını, senedin davacı şirketin borçları için verildiği ve teminat senedi olmadığını belirterek davanın reddini savunmuş ve %40 tazminata hükmedilmesini istemiş, mahkemece takibe konu senedin teminat senedi olduğu ve teminatın iadesi koşulları bulunduğu benimsenerek borçlu olunmadığının tespitine ve kötüniyet tazminatına hükmedilmiştir.
Davacı şirket ve davalı arasındaki 13.11.2006 tarihli eser sözleşmesi vardır. Aralarındaki sözleşmeye göre davacı yüklenici davalı iş sahibidir. İşin asıl sahibine göre ise davacı alt taşeron davalı taşerondur. Davacı şirket ile davalı arasındaki sözleşmenin 16. maddesinde sözleşmenin güvencesi olarak yüklenici tarafından iş sahibine 200.000,00 TL
bedelli teminat senedi verildiği ve yüklenicinin bu işten dolayı SSK ile ilişiğinin kalmadığı iş sahibince saptandıktan ve yapılan iş kesin kabul gördükten sonra iade edileceği düzenlenmiştir. Sosyal güvenlik kurumlarının birleştirilmesine yönelik yasal düzenlemeler karşısında açılımı Sosyal Sigortalar Kurumu olan sözleşmedeki SSK ibaresinden açılımı Sosyal Güvenlik Kurumu olan SGK ibaresi anlaşılmalıdır. Toplanan deliller ile işin teslim edildiği ve yüklenici davacının alacaklı olduğu anlaşılmış ise de SGK ile ilişiksizliğin kalıp kalmadığı araştırılmamıştır. Sözleşmede teminatın iadesi koşulu olarak düzenlenen bu husus araştırılmaksızın teminatın iadesi koşulunun gerçekleştiği kabul edilerek borçlu olunmadığının tespitine dair yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
3-Mahkemece kabul edilen menfi tespit talebi yanında haksız takip nedeniyle %40 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmiştir. İcra İflas Kanunu 72/5. maddeye göre borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın %40’dan aşağı olamaz. Bu oran dava tarihinden sonra yapılan yasa değişikliği ile %20 oranına indirilmiş ise de dava tarihine göre önceki hükümler uygulanacağından %40 oranı geçerlidir. Maddenin açık düzenlemesine göre tazminata hükmedilebilmesi için alacaklının takibinde haksız olması yanında kötüniyetli olduğunun da kanıtlanması gerekir. Somut olayda davacının SGK ile ilişiksiz olduğu bilindiği halde teminat senedinin davalı tarafından icraya konulduğu ispatlanmış değildir. Davalının kötüniyetli olduğu ispatlanmadığından İİK 72/5. madde gereğince kötüniyet tazminatına hükmedilmesi doğru olmadığından bu nedenle de hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3. bent uyarınca hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 04.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.