Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/3742 E. 2015/5839 K. 18.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3742
KARAR NO : 2015/5839
KARAR TARİHİ : 18.11.2015

Mahkemesi :Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi :27.03.2014
Numarası :2012/326-2014/142

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı E.. Müh. İnş. Taah. Petrol Akaryakıt San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 8.013,20 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı E.. Müh. İnş. Taah. Petrol Akaryakıt San. ve Tic. Ltd. Şti.’den alınmasına, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 18.11.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

– KARŞI OY –

Menfi tespit ve istirdat davası İcra İflas Kanunu (İİK) 72. maddede düzenlenmiştir. Maddenin 5. fıkrasına göre borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir (İİK 72/5. madde).
Zaman bakımından uygulanacak olan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) 690/1. madde yollamasıyla bonolar hakkında da uygulanması gereken TTK 599. maddeye göre hamilin bonoyu iktisap ederken bile bile keşideci zararına hareket ettiği kanıtlanmadıkça, lehdara karşı ileri sürülebilecek def’iler hamile karşı ileri sürülemez.
Şahsi defilerin ileri sürülebilmesi için hamilin bile bile keşideci zararına hareket ettiğinin ispatlanması (TTK 599) ile takipte kötüniyetli olduğunun ispatlanması (İİK 72/5) birbirinden farklı şeylerdir. İktisaptaki keşideci zararına hareketin ispatlanması ile takipteki kötüniyet de otomatik olarak ispatlanmış sayılmaz.
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olaya gelindiğinde; menfi tespit ve istirdat davasına konu bono 09.09.2006 düzenleme tarihli olup vade tarihi ise 19.03.2012’dir. Düzenleme ve vade tarihi arasında beşbuçuk yılı aşkın süre vardır. Davalılardan Seç. İnş. San. Ltd. Şti. ile davacı arasında 2006 tarihli eser sözleşmesi vardır. Hamil olan diğer davalının, davacı ile diğer davalı Seç İnş. San. Ltd. Şti. arasında eser sözleşmesinin varlığını ve teminat bonosu bulunduğunu bilebilecek durumda olduğu bu nedenle bonoyu iktisap ederken keşideci zararına hareket ettiği toplanan deliller ile kanıtlanmış ve şahsi defiler ileri sürülebilir hale gelmiş ise de, hamilin diğer taraflar arasındaki akdi ilişkinin tüm boyutlarını ve teminat bonosunun bedelsiz olduğunu bildiği halde ciro yoluyla hamil olduğu bu bonoyu takibe koyduğu yani takibinde kötü niyetli olduğu ispatlanmış değildir. Ticari defter kayıtlarında davalıların birbiri yönünden yeterli alacak kaydı bulunmaması alacaklının davacı yönünden kötüniyetli olduğunu ispata yetmez. Davacı ile davalı hamil arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığından bonodaki alacağın ticari defter kayıtlarıyla örtüşmemesi davalı hamil yönünden bononun bedelsiz olduğunu ve takip yapmakta kötüniyetli olunduğunu da ispatlamaz. Davacı bonoyu ciro eden diğer davalıya karşı haiz olduğu def’ileri hamil olan diğer davalıya ileri sürebilecek durumda olup bononun teminat bonosu olduğu ve karşılığı borç bulunmadığı diğer davalı yönünden ispatlanmış ve hamil olan davalıya da ileri sürülebilir hale gelmiş olsa da hamilin davacıya takip yapmakta kötüniyetli olduğu ispatlanmadığından tazminata hükmedilme koşulları bulunmamaktadır. Bu nedenle hükümdeki tazminata ilişkin kısmın kaldırılarak yerine “kötüniyet tazminatı talebinin reddine” ibaresi yazılmak suretiyle hükmün düzeltilerek onanması gerektiği görüşünde olduğumuzdan değerli çoğunluğun görüşüne bu yönden katılamıyoruz.