Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/3583 E. 2014/6002 K. 23.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3583
KARAR NO : 2014/6002
KARAR TARİHİ : 23.10.2014

Mahkemesi : Şarkikaraağaç Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi : 17.04.2014
Numarası : 2011/15-2014/118

Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki davacı temsilcisi tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Uyuşmazlık zaman bakımından somut olaya uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmıştır.
Davada, malzeme, işçilik ve plan proje bedelinden oluşan toplam 7.630,00 TL alacağın ödenmediği iddia olunarak bu miktar alacağın icra takibine itiraz edildiği 31.10.2003 tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsili istenmiş; davalı cevabında, davacı ile alışverişi olmadığını, davacıdan herhangi bir mal almadığını savunarak davanın reddini dilemiş; mahkemece verilen 05.09.2009 günlü ilk kararda, davanın dayanağı olarak gösterilen 14.01.2003 tarih 01470 seri nolu faturanın kapalı olarak düzenlendiği, bu durumun da bedelin ödendiğine karine teşkil ettiği, davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle dava reddedilmiş; davacının temyizi üzerine karar Dairemizin 05.03.2009 tarihli 2006/35 esas – 2009/36 karar sayılı ilâmı ile kapalı fatura düzenlenmesi ticari örf adet gereğince fatura bedelinin ödendiğine karine teşkil etmekte ise de bu karinenin aksinin her zaman ıspatlanabileceği, davalının akdi ilişkiyi inkâr ederek kendisine mal ve hizmet teslim edilmediğini savunduğu, iş bedelinin ödendiği yönünde bir savunmada bulunmadığı,bu durumda kapalı fatura düzenlenmesinin iş bedelinin ödendiği anlamına gelmediği gibi akdi ilişkinin varlığını da ispat etmediği, davacı yanca dosyaya sunulan sözleşme ve teslim fişlerindeki imzaların davalıya ait olup olmadığı araştırılıp davalıya ait ise hizmet bedelinin gerektiğinde bilirkişiden rapor alınarak BK’nın 366. maddesi doğrultusunda saptanması ve davalıdan tahsiline karar verilmesi, imzanın davalıya ait olmadığının anlaşılması halinde ise davacıya akdi ilişkiyi ispat bakımından davalıya yemin teklif hakkı bulunduğunun hatırlatılması, yeminle de akdî ilişkinin inkârı halinde davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuş; mahkemece bozmaya uyularak sözleşme ve mal teslim fişleri üzerinde imza incelemesi yaptırılmış, Adli Tıp Kurumu Başkanlığınca düzenlenen raporlarda sözleşmedeki imzanın davalı eli ürünü olduğu, mal teslim fişindeki imzanın ise davalı eli ürünü olmadığı bildirilmiş, mahkemece, dava dilekçesinde ve delillerin hasredildiği 10.10.2006 tarihli dilekçede sözleşmenin delil olarak gösterilmediği, sözleşmenin 26.04.2007 tarihli celsede delil olarak ibraz edildiği, iddianın genişletilmesi yasağı kapsamında kaldığı, bu nedenle sözleşmeye delil olarak dayanılamayacağı, teslim fişlerindeki imzanın davalıya
ait olmadığı, davacı şirket temsilcisinin 17.04.2014 tarihli celsede yemin deliline dayanmayacağını bildirdiği, davacının davasını ispat edemediği gerekçeleri ile dava reddedilmiş; karar, davacı şirket temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay’ın ilgili dairesince verilen bozma kararlarına mahkemelerce uyulması halinde, o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verilmesi yükümlülüğü meydana gelir. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu durum, mahkemeye hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (Bkz: 9.5.1960 T. 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı).
Somut olayda, yerel mahkemece bozma kararına uyulmakla 28.04.2002 tarihli sözleşmeye delil olarak dayanıldığı konusunda davacı yararına usuli kazanılmış hak doğmuştur. Bozma sonrası Adli Tıp Kurumundan alınan raporla sözleşmedeki imzanın davalıya ait olduğu saptandığından taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğunun kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş; yapılan işlerin ve teslim edilen malzemelerin neler olduğunu davacıya açıklattıktan sonra mahallinde keşif yaparak inşaat mühendisi bilirkişiden rapor almak, teslimi kanıtlanan malzemelerin bedelleri ile işçilik tutarını ve plan proje bedellerini sözleşme fiyatlarıyla, sözleşmede fiyatı bulunmayanları ise işin yapıldığı tarihteki serbest piyasa fiyatlarıyla hesaplatmak, davanın dayanağı fatura ve malzeme teslim fişlerindeki bedellerin doğruluğunu ve uygunluğunu denetleyerek varılacak sonuca göre hüküm kurmak olmalıdır. Mahkemece akdî ilişkinin kanıtlanamadığı kabul edilerek yazılı şekilde davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı yüklenici şirket temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın yararına BOZULMASINA ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 23.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.