Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/3276 E. 2015/1687 K. 01.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3276
KARAR NO : 2015/1687
KARAR TARİHİ : 01.04.2015

Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, ödenmeyen iş bedelinin tahsili için yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemenin; davanın kabulüne dair kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Davacı davasında, … Belediyesi’nin bazı işlerinin işçiliğini yaptığını, yaptığı işlerin bedelinin 42.126,00 TL olduğunu, ancak ödenmediğini, bunun üzerine alacağının tahsili için yapmış olduğu icra takibine de itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, davalı ise; usulüne uygun bir ihale yapılmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya kapsamından davacı yüklenici ile davalı iş sahibi arasında yazılı sözleşmenin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı belediye kamu tüzel kişiliğine haiz olduğundan mal ve hizmet alımları ile yapım işlerini 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nda düzenlenen usullere göre gerçekleştirmek zorundadır. Somut olayda … Belediyesi tarafından yaptırıldığı ileri sürülen işlerle ilgili Kamu İhale Kanunu’ndaki yöntemlere uygun olarak ihale ve diğer temin etme usulleri uygulanmamıştır. Davacının ileri sürdüğü işlerin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nda öngörülen şekil ve usule uyulmaksızın yaptırılmış olması halinde davalı belediyenin eser sözleşmesine dayanılarak sorumlu tutulması mümkün değildir. Ancak, Kamu İhale Kanunu’na uygun olmasa dahi belediye tarafından yükleniciye iş yaptırılması ve bunun iş sahibinin yararına olması halinde işi yapan yüklenici iş bedelini eser sözleşmesi hükümlerine göre değil işin yapıldığı tarihte yürürlükte olup somut olaya uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 413 ve devamı maddelerindeki “vekaletsiz iş görme” hükümleri gereğince talep edebilir. Vekâletsiz iş görme hükümlerine göre ise iş bedeli, yapıldığı yıl serbest piyasa rayiç fiyatlarına göre belirlenir.

Somut olayda, davacının saat kulesi, yuvarlak havuz, kanal, grobeton ve köprü işçiliği yaptığı, yapılan bu işlerin davalının yararına olduğu, iş bedelinin ise yapıldığı yıl piyasa rayiç fiyatlarına göre birinci ve ikinci bilirkişi raporuna göre 16.600,00 TL, üçüncü bilirkişi raporuna göre ise 16.468,50 TL olduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekili 14.03.2012 günlü duruşmada birinci ve ikinci bilirkişi raporunu kabul etmediklerini beyan etmesine karşın üçüncü bilirkişi tarafından rapor sunulmasından sonra 05.12.2012 günlü duruşmada, bu rapora bir diyecekleri olmadığını, rapor doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Bu beyan karşısında HMK 281/1. maddesi uyarınca; iş bedelini 16.468,50 TL olarak belirleyen üçüncü bilirkişi raporunun davacı yönünden kesinleştiğinin kabulü gerekir. Mahkemece, kesinleşen üçüncü bilirkişi raporu doğrultusunda davanın 16.468,50 TL üzerinden kabulüne karar verilmesi gerekirken, icra takibine konu tüm alacak üzerinden davanın kabulü yolunda hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Kabule göre de;
Davacı 42.126,00 TL asıl alacak ile takip tarihine kadar işlemiş 327,64 TL faiz olmak üzere toplam 42.453,64 TL üzerinden icra takibinde bulunmuş, davalı tarafından borcun tamamına itiraz edilmesine karşılık sadece takibe konu asıl alacak dava değeri gösterilmek suretiyle eldeki dava açılmıştır. Şu durum karşısında, takip tarihine kadar işlemiş 327,64 TL faiz alacağı yönünden harcı yatırılarak açılmış bir dava bulunmadığından, HMK’nın 26. maddesi dikkate alınmadan talep aşılmak suretiyle işlemiş faiz alacağını da kapsar ve 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 104/son maddesine aykırı şekilde faize faiz yürütülecek şekilde hüküm kurulması da doğru değildir.
Öte yandan; 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için davalının icra takibine karşı yapmış olduğu itirazında haksız olması gerekmektedir. Oysa ki, alacak yargılama sonucu alınan bilirkişi raporlarıyla ve serbest piyasa rayiç fiyatlarına göre belirlendiğinden likid değildir. Bu sebeple, davalının icra takibine karşı yapmış olduğu itirazda haksız sayılamayacağından icra inkar tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekirken kabulü yolunda hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
Yukarda açıklanan gerekçelerle mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 01.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.