Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/275 E. 2014/1395 K. 03.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/275
KARAR NO : 2014/1395
KARAR TARİHİ : 03.03.2014

Mahkemesi :Serik 2. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :20.12.2011
Numarası :2006/733-2011/811

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm davacı-k.davalı iş sahipleri vekili ile davalı-k.davacı S.. Ş.. vekilince temyiz edilmiş davalı-k.davacı S.. Ş.. vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için taraf vekilleri yapılan tebligata rağmen gelmediklerinden ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Asıl ve birleşen 2006/734, 2006/735 ve 2006/736 Esas dosyalarda iş sahiplerince açılan davalar, eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı imalât nedeniyle yapılan tamirat bedelleri ile yoksun kalınan kâr; asıl ve birleşen 2006/734, 2006/735 ve 2006/736 Esas sayılı dosyalarda yüklenici S. İnşaat Gıda Sanayi Ticaret Ltd. Şti. tarafından açılan karşı davalar, bakiye iş bedelinin tahsili istemli alacak ve birleşen 2007/352 Esas sayılı dosyada yüklenici Y. A.Boya Uygulamaları İnşaat Taahhüt Ticaret Ltd. Şti. tarafından iş sahibi şirket aleyhine açılan dava ise, bakiye iş bedelinin tahsili istemiyle girişilen icra takibine vâki itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının iş sahibi şirketten tahsili taleplerine ilişkin olup, mahkemece asıl ve birleşen dosyalarda tüm davalar birlikte değerlendirilerek asıl davaların kısmen kabulüne, karşı davaların ise reddine dair verilen karar davacı karşı davalı iş sahipleri ile davalı karşı davacı yüklenici S. İnşaat Gıda Sanayi Ticaret Ltd. Şti. vekillerince temyiz edilmiştir.
2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141/3. maddesi uyarınca tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunluluğunun doğal bir sonucu olarak, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/2. maddesinde, hükmün sonuç kısmında, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Bu kapsamda, birleşen davalar, birleştirildikleri dosya ile birlikte aynı yargılama usulüne tabi olmakla birlikte, hukuki olarak bağımsızlıklarını kaybetmiş davalar olarak nitelendirilemeyeceğinden asıl dava yanında birleşen davalar bakımından da, ayrı başlıklar açılmak suretiyle her bir davada yer alan davacılar ve davalılar yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması yasal zorunluluktur.
Mahkeme kararının yorumlanması neticesinde, mahkemece asıl ve birleşen dosyalarda kısmen kabule karar verildiği anlaşılmaktaysa da; kararın, infazında tereddüt uyandırmayacak şekilde taraflara yüklenen yükümlülüklerin tümüyle gösterildiği; dayanaklarının hukuka ve dosya içeriğine uygun şekilde açıklandığından söz etmek mümkün değildir. Zira, verilen karardan hangi davacı yararına karar verildiği anlaşılamadığı gibi hakkında olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmeyen tarafların da mevcut olduğu görülmektedir.
Diğer taraftan, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 314. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesine kadar sunulması mümkün olan sulh protokolünün karar kesinleşmeden önce temyiz incelemesi sırasında dosyaya sunulduğu görülmektedir. Bu durumda, mahkemece HMK’nın 313 ve 315. maddeleri uyarınca inceleme yapılıp, taraflardan sulhe uygun karar verilmesini isteyip istemedikleri de sorularak birleşen 2007/352 Esas sayılı dosyada oluşacak hukuki duruma göre bir karar verilmesi gerekir.
Mahkemece yapılacak iş, birleşen 2007/352 Esas sayılı dosyanın tarafları arasında imzalandığı anlaşılan 16.05.2012 tarihli sulh protokolünün yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda değerlendirilip, yine yukarıda açıklanan ilkeler dahilinde Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde, taraflara yüklenen hak ve borçların açık biçimde gösterildiği, gerek asıl gerekse birleşen ve bu davalara karşı açılan karşı davalar yönünden ayrı ayrı başlıklar halinde her bir davacı ve davalı açısından ayrı ayrı hüküm kurulmasından ibarettir.
Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen 2006/734, 2006/735 ve 2006/736 Esas sayılı dosyalarda davacı karşı davalı iş sahipleri M. Y.Turizm Ticaret A.Ş. ve M. Y. Turizm Ticaret Ltd. Şti. ile birleşen 2007/352 Esas sayılı dosyada davalı iş sahibi M. Y. Turizm Ticaret AŞ ve asıl ve birleşen 2006/734, 2006/735 ve 2006/736 Esas sayılı dosyalarda davalı karşı davacı yüklenici S. İnşaat Gıda Sanayi Ticaret Ltd. Şti. vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün M. Y. Turizm Ticaret AŞ, M. Y.Turizm Ticaret Ltd. Şti. ve S. İnşaat Gıda Sanayi Ticaret Ltd. Şti. yararına BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, taraflar Yargıtay duruşmasında kendilerini vekille temsil ettirmediğinden vekalet ücreti takdirine yer olmadığını, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 03.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.