Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/2728 E. 2015/1105 K. 03.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2728
KARAR NO : 2015/1105
KARAR TARİHİ : 03.03.2015

Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın takibine yönelik itirazın iptâline ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalı-borçlu hakkında İcra Müdürlüğü’nün 2012/83 Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe davalının verdiği itiraz dilekçesinde işi yapan … ile aralarında sözleşme ilişkisi bulunduğunu ve borcu ödediğini iddia ettiğini, oysa …’ın rahatsızlığı nedeniyle tedavi için İstanbula gittiğinden, davalıya ait yerin tadili için kendisi tarafından taahhütte bulunduğunu ve işi teslim ettiğini, … ile yapılan sözleşmede bedelin 27.000,00 TL olarak belirlendiğini, 10.000,00 TL’nin ödendiğini, ödenmeyen bakiye bedelin takibine yönelik itirazın iptâli ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı vekili ise, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının sözleşmede tanık sıfatıyla imzaladığını, davacının, söz konusu işi kendisinin ifa ettiğini ileri sürerek icra takibi yaptığını, yargılama sonucunda davacı ile davalı arasında bir borç ilişkisinin bulunmadığı, davacının ayrıca yazılı bir belgeyle kurulduğunu iddia ettiği eser sözleşmesini kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise, def’i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece re’sen nazara alınmasıdır. Öte yandan, mahkemece davacının taraf sıfatı bulunmadığının saptanması halinde esastan karar verilemez.
Somut olayda mahkemece hem davacının dava açma hakkı (aktif husumet) bulunmadığı, hem de esastan incelenerek eser sözleşmesini kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa davanın usulden reddedilmesi gerektiği durumlarda esastan da karar verilemez. Bu durumda mahkemece öncesi kısa karar ile bağlı kalınmaksızın yeni bir karar verilmek üzere kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz olunan kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 03.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.