Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/2475 E. 2015/949 K. 24.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2475
KARAR NO : 2015/949
KARAR TARİHİ : 24.02.2015

Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan hakediş alacağının tahsili amacıyla yürütülen icra takibine itirazın iptâli davasıdır. Davacı yüklenici vekili, davalı ise iş sahibidir. Davacı vekili, davacı müvekkilinin davalıya ait işyerine muhtelif cins ve adette masa ve dolap yaptığını, davalının bundan doğan borcunu ödemediğini, bunun üzerine 28.12.2012 tarihli 000093 seri nolu faturayı düzenlediğini ve bu faturayı davalının adresine tebliğe gönderdiğini, borçlunun eşinin bu faturayı bilerek kabul etmediğini, bundan sonra ilamsız icra takibi yapıldığını, davalı borçlunun haksız ve yersiz şekilde takibe itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptalini ve % 20 ‘den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiş, davalı (iş sahibi) vekili ise; davacı tarafından düzenlenen faturaların hayali faturalar olduğunu, 2009 yılında yapılan alışveriş faturasının 2012 yılında faturasının kesilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, taraflar arasında alışveriş olduğunu ancak bunun bedelinin çekle yapıldığını ve çekin ödenip aslının iade alındığını savunarak davanın reddini istemiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, verilen karar davacı vekilince süresinde temyiz edilmiştir.
….. İcra Müdürlüğü’nün 2013/119 Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı davacı yüklenici tarafından borçlu davalı iş sahibi aleyhine 5.485,82 TL asıl alacak 72,06 TL işlemiş faiz olmak üzere 5.557,88 TL üzerinden ilâmsız takip yapıldığı, ödeme emrinin borçluya 07.02.2013 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği ve borçlu davalının 13.02.2013 tarihli dilekçesi ile borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulduğu ve 1 yıllık yasal süresi içerisinde itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
İşin yapıldığı taraflar arasında çekişme konusu olmadığına göre taraflar arasında sözlü bir sözleşme ilişkisi kurulmuş olmaktadır. Taraflar arasında sözlü olarak kurulduğu anlaşılan sözleşme, imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğindedir. Kural olarak yapılan işin miktar ve değerini ispat yükü yüklenicide, iş bedelinin ödendiğini ispat yükü ise iş sahibindedir. Bir başka deyişle yüklenici yaptığı işin tutarını, iş sahibi de iş bedelini ödediğini kanıtlamak zorundadır.
Somut olaya gelince; davacı yüklenici iş yapıp teslim ettiğini, ancak davalı iş sahibi tarafından iş bedelinin ödenmediğini iddia etmekte, davalı iş sahibi ise; işin yapılıp teslim edildiğini ve bedelinin 2009 yılında çekle ödendiğini, 2012 yılına ilişkin düzenlenen faturadan dolayı borçlu bulunmadığını savunmaktadır. İşin bedeli ve ödeme yapılıp yapılmadığı hususları çekişmeli durumdadır.
O halde mahkemece yapılması gereken iş; 6100 sayılı HMK’nın 266 ve devamı maddelerine uygun şekilde oluşturulacak teknik bilirkişi heyetiyle mahallinde keşif ve inceleme yapılmak suretiyle davacı yüklenici tarafından yapılan işin bedelinin mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 366. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 481.) maddesine göre 2009 yılı piyasa fiyatlarıyla hesaplatmak ve sonucuna göre karar vermek, bu arada iş bedeli yargılama sonucu belirleneceğinden alacağın likid olmadığı da değerlendirilerek icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar vermekten ibaret olmalıdır.
Aksine yorum ve düşüncelerle mahallinde keşif yapılarak davacı yüklenicinin yaptığı iş ve bedeli ile ödemeler belirlenmeksizin davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 24.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.