Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/2325 E. 2014/5858 K. 20.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2325
KARAR NO : 2014/5858
KARAR TARİHİ : 20.10.2014

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm davacı SS … … Konut Yapı Kooperatifi vekili ile müdahil … tarafından temyiz edilmiş, davacı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat … ile davalı … İnş. Dek. San. Tic. Ltd.Şti. vekili Avukat…, davalı asil … ve fer’i müdahiller vekili Avukat … geldi. Diğer davalı asil … gelmedi. Davacı … … Konut Yapı Kooperatifi’nin temyiz dilekçesinin süresi içinde, fer’i müdahil …’in temyiz dilekçesinin süresi dışında verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Asıl dava, hakem heyeti üyelerinin tarafsızlıklarını yitirdiklerinden bahisle reddine, birleşen dava hakemlerin 26.11.2012 tarihli kararının iptâline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Davalı, asıl davadaki talep bakımından hak düşürücü sürenin geçirildiğini, birleşen davadaki hakem kararının iptaline ilişkin talebin ise yasada sayılan nedenlere dayanmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece asıl dava bakımından yapılan yargılama sonunda, davacı tarafından hakemin reddi hakkında 6100 sayılı HMK’nın 418/2. maddesinde öngörülen iki haftalık süre içerisinde dava açılmadığı gerekçesiyle talebin reddine; birleşen dava bakımından yapılan yargılama sonunda ise 6100 sayılı HMK’nın 439. maddesinin 2. fıkrasında hakem kararına karşı iptâl sebeplerinin açıkça gösterildiği, davada istenilen iptâl sebeplerinin bunlar arasında bulunmayıp esasa ilişkin olduğu gerekçesiyle dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu talebin reddine karar verilmiş, karar davacı vekili ile davacı kooperatif yanında fer’i müdahil … tarafından temyiz edilmiştir.

1-Mahkemenin gerekçeli kararı fer’i müdahil …’e 13.08.2013 tarihinde tebliğ edilmiş, fer’i müdahil … yasal süresi içerisinde yerel mahkemeye temyiz dilekçesini sunmamış, Dairemize verdiği 18.02.2014 tarihli dilekçesi ile kararı temyiz ettiğini beyan etmiştir. Fer’i müdahil … temyiz dilekçesini yerel mahkemede temyiz defterine kaydettirmediği gibi, temyiz harcını da yatırmadığından ve böylece temyiz süresi de geçirildiğinden istemin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; taraflar arasındaki uyuşmazlık 10.01.1997 tarihinde imzalanan sözleşmeden kaynaklanmıştır. Sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nın 516 ve devamı maddelerinde bu kanuna göre verilecek hakem kararına karşı temyiz kanun yoluna başvurabileceği kabul edilerek bozma sebepleri düzenlenmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 439. maddesinde hakem kararına karşı yanlızca iptâl davası açılabileceği hükmü getirilmiş ve iptâl sebepleri tahdidi olarak sayılmıştır. Sözleşmenin tahkim şartını düzenleyen 21. maddesinde, bu sözleşme ve eklerinden doğacak her türlü ihtilafın öncelikle karşılıklı görüşmeler yoluyla çözülmeye çalışılacağı, olmadığı takdirde; tüm hukuk kuralları, hukuk usulleri, yasa hükümleri ve Yargıtay emsal kararları uygulanmak suretiyle HUMK’un 516-536 maddeleri uyarınca tahkim yoluyla çözümleneceği kabul edilmiştir. Bu düzenleme dışında tahkimle ilgili taraflar arasında yeni bir sözleşme ve ihtilafın HMK’ya göre çözümlenmesini kabul ettiklerine dair bir anlaşmanın varlığı da ileri sürülmemiştir. Hakem kararında HMK’nın 439. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 1 ay içerisinde tahkim yeri mahkemesinde iptâl davası açma yolu açık olmak üzere karar verildiği belirtilmiş ise de bu hakemin yorumu olup tek başına hakem kararına karşı iptâl davası açılabileceği sonucunu doğurmaz.
Her ne kadar tahkim şartı ya da sözleşmesi yargılamanın devlet mahkemelerinde mi yoksa hakemde mi görüleceğine ilişkin olduğundan usul sözleşmesi niteliğinde ise de, bu sözleşmenin düzenlenmesi ve geçerliliği maddi hukuk işlemidir. Tahkim şartı ya da sözleşmesi yapılması maddi hukuk işlemi olduğundan sonradan çıkartılan yeni kanunlar, düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan kanuna göre geçerli olarak kurulan sözleşmeleri ve sözleşme hükümlerini geçersiz hale getirmez. Maddi hukuk sözleşmelerinin geçerliliklerinin yapıldığı tarihteki yasa hükümlerine tabi olduğu doktrin ve Yargıtay içtihatlarında tartışmasız kabul edilmektedir.
Bu durumda tahkim şartını da ihtiva eden yanlar arasındaki sözleşme maddi hukuk işlemi olduğu, taraflar uyuşmazlığın hakemde ve açıkça geçerli kanunlar (tüm hukuk kuralları, hukuk usulleri, yasa hükümleri ve Yargıtay emsal kararları) denilmek suretiyle, sözleşmenin yapıldığı tarihte o kanun yürürlükte ve geçerli olduğundan HUMK’ya göre çözümünü kabul ettikleri ve bu sözleşme halen geçerli ve taraflar için bağlayıcı bulunduğundan sözleşme tarihindeki maddi ve usul hukuku kurallarının uygulanması gerekir. Somut olayda 6100 sayılı HMK’nın 439. maddesiyle getirilen hakem kararlarına karşı sadece iptâl davası açılabileceği hükmünün uygulanması olanağı bulunmamaktadır. Uyuşmazlığın sözleşme tarihinden sonra yürürlüğe giren HMK hükümlerine göre değerlendirilip reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı ise de; asıl dava bakımından HUMK’nın 521/2. maddesi uyarınca hakemlerin reddinin 5 gün içerisinde istenebileceği düzenlendiğinden, birleşen dava bakımından da dosyanın temyizen incelemesi yapılabileceğinden, hakemlerin reddi ve hakem
kararının iptâl istemlerinin reddine ilişkin karar sonucu itibariyle doğru bulunduğundan 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 438/son maddesi uyarınca mahkeme kararının gerekçesi bu şekilde değiştirilmek suretiyle onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle feri müdahil …’in temyiz isteminin reddine, 2. bent uyarınca mahkeme kararının gerekçesi değiştirilerek ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacı SS … … Konut Yapı Kooperatifi’ne geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 20.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.