Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/2254 E. 2015/782 K. 17.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2254
KARAR NO : 2015/782
KARAR TARİHİ : 17.02.2015

Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinden doğan alacağın tahsili amacıyla yürütülen icra takibine itirazın iptâli davasıdır. Davacı şirket yüklenici, davalı Belediye ise iş sahibidir. Davacı şirket vekili, müvekkilinin davalı Belediye’ye diğer mallar yanında 14 adet bank teslim ettiğini ve fatura düzenlediğini, işi yapıp teslim etmesine rağmen iş bedelinin ödenmediğinden bahisle iş bedelinin tahsili amacıyla öncelikle ….. İcra Müdürlüğü’nün 2012/5151 Esas sayılı icra dosyası ile takibe geçtiğini, davalının itirazı üzerine takibin …. İcra Müdürlüğü’nün 2012/1079 esas sayısında devam ettiğini,davalı borçlunun haksız ve yersiz şekilde takibe itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptâlini ve % 20’dan aşağı olmamak üzere inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davalı iş sahibi Belediyeye usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davalı Belediye davaya cevap vermemiş, ön inceleme duruşmasında kendisini bir vekille temsil ettirmiş, bankların teslim edilmediğini savunarak davanın reddini istemiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, verilen karar davacı vekilince süresinde temyiz edilmiştir.
….. İcra Müdürlüğü’nün 2012/5151 Esas sayılı icra dosyası ile başlatılan ve davalının itirazı üzerine …… İcra Müdürlüğü’nün 2012/1079 esas sayısında devam edilen takip dosyası incelendiğinde; alacaklı davacı yüklenici tarafından borçlu davalı iş sahibi Belediye aleyhine 11.160,00 TL asıl alacak 2.312,06 TL işlemiş faiz olmak üzere 13.472,06 TL üzerinden ilamsız takip yapıldığı, ödeme emrinin borçluya 25.05.2012 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği ve borçlu davalının 29.05.2012 tarihli dilekçesi ile borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulduğu ve 1 yıllık yasal süresi içerisinde itirazın iptâli davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları ile özellikle davalı Belediyenin 18.12.2010 tarihli cevabî yazısı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında sözleşme ilişkisi kurulduğu konusunda çekişme bulunmamaktadır. Taraflar arasında kurulduğu anlaşılan bu sözleşme, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, sözleşme ilişkisinin kurulduğu tarihe göre uyuşmazlığın bu hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği açıktır. Genel olarak eser sözleşmelerinde, yüklenicinin sadece, eseri meydana getirmesi aslî edim borcunu yerine getirdiği anlamına gelmemektedir. Yüklenici, sözleşmeye uygun meydana getirdiği eseri teslim borcu altındadır. Yüklenici üstlendiği eseri meydana getirecek ve meydana getirdiği bu eseri, iş sahibine usul ve yasaya ve sözleşme hükümlerine uygun olarak teslim edecektir. Eseri teslim borcu yüklenicide olduğundan eserin teslim edildiğini kanıtlama borcu da yükleniciye düşmektedir. Bir başka deyişle yüklenici, eseri, iş sahibine sözleşmeye uygun teslim ettiğini kanıtlamak zorundadır.
Somut olayda, mahkemece teslim hususunun kanıtlanamadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş olup, teslim yükümlülüğünün davacı yüklenicide olduğunun kabulü doğrudur. Davacı yüklenici bedele hak kazanabilmesi için, eseri iş sahibine süresi içerisinde teslim ettiğini kanıtlamakla yükümlüdür.
Eser sözleşmelerinde teslim, yüklenicinin tamamladığı eseri sözleşmeyi ifa etmek niyeti ile iş sahibinin fiilî hakimiyetine geçirmesi olarak tanımlanmaktadır. Teslimi kanıtlama yükü davacı yüklenicide olmakla bu teslimin nasıl kanıtlaması gerektiği davanın çözüm noktasını oluşturmaktadır. Eserin teslim edilip edilmediğinin ispatında, taraflar ispatın hangi delillerle yapılacağı hususunda sözleşmeye hüküm koyabilirler ve teslim konusunda bir delil sözleşmesi yapabilirler. Böyle bir delil sözleşmesi yoksa yüklenicinin meydana getirdiği eseri teslim ettiği vakıasını, teslim, hukuki işlem değil, hukuki fiil olduğundan kural olarak her tür kanıtla bu arada tanıkla dahi ispat edebilir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; taraflar arasında teslime ilişkin bir delil sözleşmesi niteliğinde teslim vakıasının ispatına ilişkin bir hüküm içeren yazılı bir sözleşme bulunmadığından, davacı yüklenici teslim vakıasını her tür delil ile kanıtlayabilecektir. Mahkemece yargılamanın 26.03.2013 tarihli celsesinde, davacı vekiline 14 adet bankın davalı tarafa teslim edildiğine dair delillerini ibraz için 2 haftalık kesin süre verilmiş, davacı vekili 04.04.2013 tarihli dilekçesi ile tanıklarını bildirmiş,28.05.2013 tarihli celsede davacı vekili tanıklarının teslime ilişkin olarak dinlenmesini talep etmesine rağmen bir sonraki celse olan 09.07.2013 tarihli celsede davacı vekilinin bu talebi (1) nolu ara kararı ile reddedilmiştir. Az önceki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; tanık dinletilmesi talebinin reddine ilişkin bu ara kararı doğru olmamıştır. Davacı tarafın dayandığı tanık delili değerlendirilmeli, teslim vakıasına ilişkin olarak tanıklar usulüne uygun olarak dinlenmeli ve diğer deliller de gözetilmek suretiyle teslim yapılıp yapılmadığı hususu hiç bir duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, buna göre uyuşmazlık hükme bağlanmalıdır. Tarafların delilleri toplanmaksızın ve bu konudaki davacı vekilinin talebi reddedilmek suretiyle esasa ilişkin hüküm kurulması, Anayasa’nın 36 ncı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6’ncı ve 6100 sayılı HMK’nın 27. maddelerinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenme hakkının ve dolayısıyla savunma hakkının ihlâli niteliğinde değerlendirilmiş, usul ve yasaya aykırı hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 17.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.