Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/2234 E. 2014/2828 K. 22.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2234
KARAR NO : 2014/2828
KARAR TARİHİ : 22.04.2014

Mahkemesi :Kuşadası Sulh Hukuk Hakimliği
Tarihi :18.04.2013
Numarası :2009/473-2013/351

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan eserin ayıplı olması nedeniyle doğan alacağın tahsili davasıdır. Davacı iş sahibi, davalılardan F.. T.. ise yüklenicidir.
Dava, davalılar F.. T.. ve H.. P.. aleyhine açılmıştır. Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
1-Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasında ki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı,aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise, def’i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece re’sen nazara alınmasıdır.
Somut olaya gelince; davalılardan H.. P.., davacı N.. B.. ile diğer davalı F.. T.. arasında imzalandığı anlaşılan 25.04.2008 tarihli sözleşmenin tarafı olmadığı gibi, Söke Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/30 Esas sayılı kesinleşen kararında da bu davalı ile akdî ilişkinin bulunmadığı sabit olduğundan, bu davalı yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi yerine sorumluluğuna hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
2-Davalı F.. T..’ın temyiz itirazlarına gelince;
a)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
b)Dava, Kuşadası Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/77 D.iş sayılı delil tespiti dosyasında alınan bilirkişi raporunda belirlenen çatıdaki ayıptan kaynaklanan zarar bedeli olan 3.000,00 TL’nin tahsili talebiyle açılmış, hükme esas alınan 15.03.2013 tarihli bilirkişi ek raporunda; ayıplı iş bedeli toplam (350,00 + 500,00 + 150,00 = 1.000,00 ) TL, alüminyum korkuluk yapılması gerektiği halde krom çelik korkuluk yapılmasından dolayı tazminat bedeli de 2.000,00 TL olarak belirlenmiştir. Davacının talebinde alüminyum korkuluk yapılması gerektiği halde krom çelik korkuluk yapılmasından dolayı tazminat talebi bulunmamaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesin de düzenlenen taleple bağlılık ilkesi gereği, talepten fazlasına karar verilemeyeceği gibi talep olmayan bir konuda da karar verilemez. Bu kalemden talep olmadığı hususu gözden kaçırılarak talep olmayan bir konuda karar verilmesi de doğru olmamıştır.
Hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalı H.. P.. yararına, 2/b bendi gereğince davalı F.. T.. yararına hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 22.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.