Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/2009 E. 2014/2807 K. 22.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2009
KARAR NO : 2014/2807
KARAR TARİHİ : 22.04.2014

Mahkemesi : Kütahya 2. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi : 21.04.2014
Numarası : 2012/383-2014/4

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –

Dava, 818 sayılı Borçlar Yasası’nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Yerel mahkemede görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 17. ve 114/1-ç maddeleri gereğince kesin yetkiye ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, süresinde başvurulduğu takdirde dosyanın Eskişehir Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Yanlar arasında 01.06.2004 tarihli sulama suyu temini için projeler hazırlanarak sondaj kuyusu inşaası, motopomp ve barakaların kurulması, sulama ve elektrik tesislerinin inşaası konulu sözleşme imzalanmış, sözleşmenin 11. maddesinde uyuşmazlık halinde Eskişehir Mahkemelerinin yetkili olacağı kararlaştırılmıştır.
Sözleşme 1086 sayılı HUMK’nın yürürlükte olduğu dönemde düzenlenmiştir. Sözleşmenin imzalandığı tarih itibariyle 6100 sayılı HMK yürürlüğe girmediğinden sözleşmede kararlaştırılan yer mahkemesinin kesin yetkili olduğunun kabulü mümkün değildir. HUMK’nın 9. maddesi uyarınca her dava kural olarak davalının ikâmetgâhı mahkemesinde açılır. Sözleşmeden doğan davalar ayrıca sözleşmenin icra olunacağı (işin yapılacağı) yer mahkemesinde de açılabilir (HUMK md. 10). Taraflar arasında yetki sözleşmesi varsa o yer mahkemesi de yetkilidir. (HUMK md.22). Anılan bu yasal kurallar dikkate alındığında kamu düzeni gereği, istisnalar hariç, davacı tarafın bu yer mahkemelerinden birisinde davasını açmak konusunda seçimlik hakkı vardır. Sözleşmenin imzalandığı tarih itibariyle, 6100 sayılı HMK, yürürlüğe girmediğinden, sözleşmede kararlaştırılan yer mahkemesinin kesin yetkili olduğunun kabulü mümkün değildir. Böyle bir kabul, sözleşmenin imzalandığı tarihte değişik yer mahkemesinde dava açma imkânı bulunan, tarafların seçimlik haklarını ortadan kaldıracaktır ve hak kaybına yol açacaktır. Bu bakımdan, sözleşmeyle kararlaştırılan kesin yetkinin 6100 Sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra imzalanan yetki sözleşmelerinde tatbiki uygun olacaktır. Aksinin kabulü yanların sözleşmeyle kazandıkları ve o tarih itibariyle yasayla yetkili kılınan mahkemelerde dava açma imkânını ortadan kaldıracağından eşitlik ilkesine aykırı olacaktır. Mülga Kanun zamanında yapılan yetki sözleşmelerinin, mülga Kanuna göre geçerli iseler bugün dahi geçerliliklerini muhafaza ettikleri kabul edilmelidir. Çünkü usul sözleşmelerinin kurulmaları ve geçerlilikleri bakımından maddi hukuk hükümlerine tabi oldukları genel kabul gören bir ilkedir. Buna göre maddi hukuk alanında yapılan yeni yasalar eski yasaya göre geçerli olarak yapılmış olan sözleşmeleri hükümsüz hale getirmedikleri gibi usul sözleşmelerine ilişkin yeni yasa hükümlerinin dahi eski yasa zamanında yapılmış usul sözleşmelerinin geçerliliğini etkilemeyeceğini kabul etmek gerekir.
HUMK’nın 23.maddesinde kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itiraz olarak ileri sürülmesi gerektiği belirtilmiş, esasa girilmeden ileri sürülmeyen ilk itirazların dinlenemeyeceği hükmü getirilmiştir. Kesin yetki bulunmayan hallerde davalı tarafından süresinde ileri sürülmeyen yetki itirazının daha sonra ileri sürülmesi mümkün olmadığı gibi mahkemece de kendiliğinden dikkate alınamaz.
Dava konusu somut olayda akdin ifa yeri Kütahya ili dahilinde olup Kütahya Asliye Hukuk Mahkemesi davaya bakmaya yetkilidir. Kütahya Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yetkisini engelleyen herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. İlk itiraz olarak mahkemenin yetkisiz olduğu ileri sürülmediği ve ilk itiraz süresinden sonra tarafların yetki hususunu tartışamayacakları ve kesin yetki de bulunmadığından mahkemece işin esasının incelenip, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken kesin yetkiye ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 22.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.