Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/1836 E. 2014/3492 K. 22.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1836
KARAR NO : 2014/3492
KARAR TARİHİ : 22.05.2014

Mahkemesi : Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi : 24.10.2013
Numarası : 2009/704-2011/332

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı C… Mühendislik Tic. Ltd.Şti. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talebiyle açılmış alacak davasıdır. Davacı şirket iş sahibi, davalı şirket ise yüklenicidir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karar kesinleştirildikten sonra davalı tarafından yargılanmanın yenilenmesi istenilmiş, bu talebin reddine ilişkin karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Yargılama safahatı incelendiğinde; davalı şirketin adresi, dava dilekçesinde “….. Bulvarı 85/B Melikgazi/Kayseri” olarak gösterilmiş, dava dilekçesi bu adrese tebliğe çıkarılmış, bu adreste davalı şirketin bulunamaması üzerine tebligat memuru tarafından davalı şirketin adresi “….. Mah. …. Sok. No:17” olarak belirlenip, tebligat, adresin aynı dağıtım bölgesinde olması nedeniyle, bu adrese sevk edilmiş ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre tebliğ işlemi yapılmış ise de, bu tebligatın 21. maddenin unsurlarını taşıdığından söz edilemez. Tebligatın usulsüz olması nedeniyle mahkemece, davalı şirketin adresi Ticaret Sicilinden sorulmuş, Kayseri Ticaret Sicil Memurluğu’nun 01.02.2010 tarih 2010/1156 sayılı yazısıyla davalı şirketin adresi “…i Mah….. Mah. Demir Apt. No:85/B Melikgazi/Kayseri “olarak bildirilmiş ve mahkemece, bu adrese dava dilekçesi TK’nın 35. maddesine göre tebliğ edilmiş olup, Ticaret Sicilden bildirilen adrese daha önce normal tebligat çıkarılmadığı için,bir başka deyişle davalı adına çıkarılan ilk tebligat adresinin Ticaret Sicil Memurluğundan bildirilen adres ile birebir aynı olmadığından Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre yapılan bu tebligatın geçerli olduğundan bahsedilemez. Öte yandan, mahkemece, yargılama aşamasında isticvap davetiyesinin, bilirkişi raporunun ve yargılama sonucu verilen gerekçeli kararın da bahsedilen adrese Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ edilerek kararın 12.07.2011 tarihinde kesinleştirildiği anlaşılmakta olup, Tebligat Kanunu’nun 35. Maddesine göre tebligat yapılmasının ön koşulu olan daha önce aynı adreste tebligat yapılmış olması ya da Ticaret Sicilden bildirilen adrese tebligat yapılamamış olması koşulları gerçekleşmediğinden bu tebligatların geçerli olduğu kabul edilemez. Kararın usulsüz şekilde kesinleştirilmesinden sonra, davalı şirket temsilcisinin mahkemeye hitaben verdiği
03.09.2013 tarihli talep dilekçesi üzerine, mahkemece, talep, yargılamanın yenilenmesi olarak kabul edilip, ön inceleme yapılmış ve hemen sonra davalı şirket vekili tarafından dosyaya sunulan 25.09.2013 tarihli talep dilekçesiyle birlikte yargılamanın yenilenmesi yönünde tahkikat yapılarak aynı esas ve karar numarası üzerinden 24.10.2013 tarihli karar verilmiştir. Davalı vekili,10.12.2013 tarihli temyiz dilekçesi ile bu kararı temyiz etmiş ve temyiz dilekçesinde esas karara ilişkin temyiz sebeplerini de ileri sürmüş bulunmaktadır. Mahkemece verilen 24.10.2013 tarihli ek kararın 2. bendi ile mahkemenin gerekçeli kararındaki kesinleşme işlemi iptâl edilmiştir. Az yukarıda açıklanan gerekçelerle, tebligatın geçersiz olması sebebiyle kesinleşme şerhinin iptâl edilmesi doğru olup,verilen ilk kararın usulüne uygun kesinleşmediği anlaşılmakla, yargılamanın yenilenmesine ilişkin kararın denetimi yapılmaksızın, öncelikle, mahkemece esasa ilişkin verilen bu ilk kararın temyiz incelemesinin yapılması gerekmiştir.
Davalının, verilen ilk, esasa ilişkin karara karşı temyiz itirazlarının incelenmesinde; 6100 sayılı HMK’nın “Hukukî Dinlenme Hakkı” başlığını taşıyan 27. maddesinde “(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukukî dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.” hükmü bulunmaktadır. Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenme hakkı; davalının, usulüne uygun olarak duruşmalara davet edilmesini zorunlu kılar. Bir başka deyişle;mahkeme, davalıyı, savunma hakkı tanımak için usulüne uygun davet etmedikçe yargılamaya devam edip hükmünü veremez. Davalıya, savunma hakkını kullanma imkanı verilmesi,davalıya, usulüne uygun olarak dava dilekçesinin tebliğ edilmesi ile olur. Usulüne uygun tebligatın amacı, davalıya savunma hakkının sağlanmasıdır.
Somut olaya gelince; 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesince düzenlenen hukuki dinlenme hakkı kapsamında davalıya, usulüne uygun savunma hakkı tanınarak delillerinin toplanıp değerlendirilmesinden sonra karar verilmesi gerektiği halde, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 madde hükmüne aykırı şekilde tebligat yapılmak suretiyle, taraf teşkili tamamlanmış gibi usulüne uygun taraf teşkili sağlanmaksızın karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 22.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.