Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/1644 E. 2014/2396 K. 07.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1644
KARAR NO : 2014/2396
KARAR TARİHİ : 07.04.2014

Mahkemesi :Saray (Tekirdağ) Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :07.10.2013
Numarası :2012/488-2013/373

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Uyuşmazlık eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmış olup, davada ayıplı imalât nedeniyle ödenen iş bedelinin iadesi, olmadığı takdirde imalâttaki ayıbın giderilmesi için gereken bedelin tahsili istenmiş, mahkemece dava dilekçesinin yetki yönünden reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir
Dosya kapsamından eser sözleşmesine konu işin “Adapazarı Mahallesi Ç. Caddesi No:…. G. Apartmanı S. / Tekirdağ” adresinde ifa edildiği anlaşılmakla sözleşmenin ifa yeri Saray ilçesidir. Yetkisizlik kararına dayanak yapılan sözleşme 1086 sayılı HUMK’nın yürürlükte olduğu dönemde imzalanmış olup, sözü edilen Yasa hükümleri ile Dairemizin yerleşik içtihat ve uygulamalarından eser sözleşmesinden doğan davaların, genel hükümler gereği davalının yerleşim yeri, işin ifa olunacağı yer veya sözleşme ile kararlaştırılan yer mahkemelerinden birinde açılması mümkündür. 1086 sayılı mülga HUMK, yetki sözleşmesinin varlığı halinde genel yetkili davalının yerleşim yeri mahkemesi ile ifa yeri mahkemelerinin yetkisini kaldırmamıştır. Bu kanun zamanında yapılan yetki sözleşmelerinin düzenlendikleri tarihte yürürlükte bulunan kanuna göre geçerli olmaları halinde, sonraki kanun döneminde dahi geçerliliklerini muhafaza ettikleri kabul edilmelidir. Çünkü usul sözleşmelerinin kurulmaları ve geçerlilikleri bakımından maddi hukuk hükümlerine tâbi oldukları genel kabul gören bir ilkedir (Prof. Dr. Sadri Şakir Anzay – Hukuk Yargılama Usulleri 7. basım 1960 s. 152; Prof Dr. Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, 7. bası (İstanbul 2000), s.420;Prof Dr. A. K., Medeni Usul Hukukunda Usuli İşlemler (İstanbul 2001), s.239 ve Prof Dr. Ali Cem Budak – Bankacılar Dergisi, Ocak 2013, s. 54-55). Buna göre sözleşmenin imzalandığı tarihte 6100 sayılı HMK henüz
yürürlüğe girmediğinden sözleşmede kararlaştırılan yer mahkemesinin kesin yetkili olduğuna ilişkin 17. maddesinin uygulanması mümkün değildir. Böyle bir uygulama sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan kanun ile taraflara tanınan değişik yer mahkemelerinin birinde dava açma imkânı bulunan tarafların seçimlik haklarını ortadan kaldıracağından, bu hükmün 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra imzalanan yetki sözleşmelerinde uygulanması doğru olacaktır. Somut olaya gelince; akdin ifa yeri Saray ilçesi olduğundan sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan HUMK’nın 10. maddesi gereğince Saray Mahkemeleri eldeki davayı görmeye yetkilidir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 13.06.2012 gün 2012/3501-4402 E ve K., 11.09.2012 gün 2012/4213-5645 E. ve K. sayılı ilâmları).
Bu durumda davanın açıldığı Saray Asliye Hukuk Mahkemesi 1086 sayılı HUMK’nın 10. maddesi gereğince davaya bakmakta yetkili olduğu ve yetki şartının varlığı ifa yeri mahkemesinin yetkisini kaldırmayacağından mahkemece yetki itirazının reddedilerek işin esası incelenip sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 07.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.