Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/151 E. 2014/5888 K. 20.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/151
KARAR NO : 2014/5888
KARAR TARİHİ : 20.10.2014

Mahkemesi :Kırıkkale 1. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :07.05.2013
Numarası :2011/364-2013/235

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi uyarınca girişilen icra takibinde menfi tespit istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacı yüklenici şirket vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle davacı yüklenicinin icra takibi ve davadan sonra istenebilir hale gelen alacağını ayrıca talep etmesinin mümkün bulunmasına göre davacı yüklenici şirket vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Temelinde haksız fiil ya da sebepsiz zenginleşme bulunmayan, sözleşme ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda dava tarihi itibariyle olaya uygulanması gereken 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 101/I. maddesi uyarınca temerrüde düşürülmeyen borçludan, alacak için kesin vade belirlenmediği sürece faiz talep edilemez. Borçlar Kanunu’nun 101. maddesinde gösterilen unsurları taşıyan ihtarnamede verilen süre içerisinde ödeme yapılmaması halinde borçlu temerrüde düşer. Bununla birlikte, alacaklı, temerrüde düşen borçluya daha önce gönderdiği ihtarname ile oluşan haklarını saklı tutmadan yeni bir süre verirse, bu süreden önce verilen süre yenilenmiş olacağından alacaklı son olarak verilen sürenin sona ermesinden sonra faize hak kazanacaktır.
Somut olayda, mahkemece davalı iş sahibi tarafından davacı yükleniciye keşide edilen 25.06.2009 tarihli ihtarname doğrultusunda, bu ihtarnamede gösterilen süre olan, 15.07.2009 tarihi itibariyle temerrüdün oluştuğu sonucuna varılarak takipten önceki dönem için talep edilen faiz bakımından davacının borçlu olduğuna hükmedilmiştir. Ancak, temerrüdün oluştuğu 15.07.2009 tarihinden sonra ve icra takibinden önce davalı iş sahibince,
davacı yüklenici şirkete 31.05.2010 tarihli ihtarname ile dava ve takip konusu alacağın ödenmesi konusunda 30.06.2010 tarihine kadar yeniden süre verilmiştir. Bu durumda, davalı iş sahibinin 15.07.2009 ilâ 30.06.2010 tarihleri arasında kalan dönem için faiz alacağı konusunda haklarını saklı tutmadığından faiz talebinde bulunması mümkün değilken; mahkemece yanılgılı değerlendirme ile anılan dönem için de faiz alacağı bakımından menfi tespit isteminin reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
Mahkemece yapılacak iş, muhasebe uzmanı bilirkişiden ek rapor alınarak, davalı iş sahibinin asıl alacağının yanında temerrüdün oluştuğu 30.06.2010 tarihinden icra takip tarihi olan 24.01.2011 tarihleri arasında geçen dönem için işlemiş faiz alacağının hesaplattırılması, bu dönemi aşan faiz alacağı bakımından yüklenici şirketin iş sahibine borçlu bulunmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmesinden ibarettir.
Açıklanan nedenlerle, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı yüklenici şirket vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulüyle hükmün davacı yüklenici şirket yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 20.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.