Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/1339 E. 2014/7046 K. 04.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1339
KARAR NO : 2014/7046
KARAR TARİHİ : 04.12.2014

Mahkemesi :Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi :04.10.2013
Numarası :2010/806-2013/458

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, davalı yükleniciye yapılan fazla ödemenin iadesi istemine ilişkin olup, mahkemenin davanın reddine dair kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde ve yargılama sırasında sunmuş olduğu dilekçelerinde, davalı yüklenicinin davacı kooperatife ait inşaatlarla ilgili ısıcamlı pencere doğramaları, balkon kapıları ile iç ve dış kapılar, mutfak dolapları yapımı işini üstlendiğini, bu iş karşılığı davalıya 212.000,00 TL ödeme yapıldığını, ayrıca üye senetleri ve daire verildiğini, bu ödemeleri yapan kooperatif yöneticileri hakkında ceza davası açıldığını, hakkında ceza davası açılan yöneticiler tarafından davalıya iş bedelinden daha fazla ödeme yapıldığını belirterek, fazla ödenen 107.280,82 TL’nin iadesini istemiş, davalı yüklenici ise fazla ödeme yapılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, kooperatifin eski yöneticileri hakkında açılan ceza davasının beraat ile sonuçlandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içerisinde bulunan Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/23 Esas, 2013/88 Karar sayılı karar örneğinin incelenmesinden, davacı kooperatifin eski yöneticileri hakkında görevi kötüye kullanmak ve zimmet suçlarından dolayı açılan davada sanıkların beraatine karar verildiği ve bu kararın 21.06.2013 tarihinde temyiz edilmeden kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53. ve yargılama sırasında 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesine göre, ancak, ceza davasında verilecek bir mahkumiyet kararı veya maddi vakıa tespitini yapan bir beraat kararı hukuk hakimini bağlayıcı olabilir. Maddi vakıa tespitini içermeyen beraat kararları ise hukuk hakimini bağlamaz. Somut olayda ise, ceza yargılaması sırasında alınan 08.07.2010 tarihli bilirkişi raporunda davacı kooperatif tarafından davalı yükleniciye 304.417,67 TL fazla ödeme yapıldığı, bu ödemelerin 107.280,82 TL’sinden 31.01.2005 tarihinden sonra yönetime seçilenlerin, 197.136,85 TL’sinden ise 31.10.2005 tarihinden önce kooperatif yönetiminde görev alanların sorumlu olacağı belirtilmiş; 25.09.2012 günlü bilirkişi kurulu raporunda ise, sanıkların yöneticisi oldukları kooperatifin değerinin bulunmadığı ve değerlerin gizlenmesi için belgelerde oynanması kabul edilebilecek bir hususun bulunmadığı belirtilmiştir. Her ne kadar, dosya içerisinde bulunmamakla beraber mahkemenin gerekçeli kararından da anlaşıldığı üzere, üçüncü kez inceleme yapan 19.02.2013 günlü bilirkişi kurulu raporunda ise; sanıkların kooperatifi zarara uğratacak eylemlerinin olmadığı belirtilmiş, mahkemece de; sanıkların mahkumiyetlerine yeterli delil bulunmadığından bahisle beraatine karar verilmiştir. Görüldüğü üzere, ceza mahkemesince, sanıkların delil yetersizliği nedeniyle beraatine karar verilmiş olup, davalı yüklenici şirket yetkilileri ceza davasında sanık olmadıkları gibi sanık olsalar dahi bu karar sonucu itibarıyla maddi vakıanın tespitine yönelik olmadığından hukuk hakimini bağlayıcı bir karar değildir. Bu sebeple mahkemece, ceza davasının beraatla sonuçlandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş, oluşturulacak konusunda uzman bilirkişi kuruluyla yerinde keşif yapılarak, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri uyarınca davalı yüklenicinin hakettiği iş bedeli hesap ettirilip, belirlenen bu iş bedelinden davacı iş sahibinin ödemeleri mahsup edilerek fazla ödemenin bulunup bulunmadığı tespit ettirilip, sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Açıklanan nedenlerle eksik incelemeye dayalı mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle mahkeme kararının temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 04.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.