Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/125 E. 2014/5146 K. 11.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/125
KARAR NO : 2014/5146
KARAR TARİHİ : 11.09.2014

Mahkemesi :Bodrum 3. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :17.05.2013
Numarası :2012/355-2013/191

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı yüklenici tarafından açılan davada, iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptâli, takibin devamı ve alacağın %40’ından aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep edilmiş, davalı imalâtın ayıplı olduğunu ve %40 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini ileri sürerek davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kabulü ile davalının takibe yaptığı itirazın iptâline, takibin devamına ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair kararı davalı iş sahibi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yanlar arasındaki uyuşmazlık, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı BK m. 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Borçlar Kanunu’nun 359. maddesinde imâl olunan şeyin tesliminden sonra iş sahibinin işlerin mutad cereyanına göre imkânını bulur bulmaz o şeyi muayeneye ve kusurları varsa müteahhide bildirmeye mecbur olduğu, aynı Kanun’un 362/son maddesinde de kusurun sonradan meydana çıkması halinde iş sahibinin vakıf olur olmaz yükleniciye ihbarda bulunmaya mecbur olduğu, aksi takdirde eserin kabul edilmiş sayılacağı hükmü getirilmiştir. Buna göre iş sahibinin ayıplı imalâttan doğan haklarını kullanabilmesi için ayıp ihbarında bulunması zorunludur. Dairemizin yerleşik içtihat ve uygulamalarında eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda ayıp ihbarının her türlü delille ve bu arada tanık beyanı ile de kanıtlanabileceği kabul edilmektedir. Davalı tarafça verilen delil listesinde diğer delillerin yanısıra tanık deliline de dayanılmış olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece öncelikle ayıp ihbarıyla ilgili olarak davalının delilleri toplanıp, tanıkları dinlenip ve ayıbın niteliğine ilişkin bilirkişi incelemesi de yapılarak, ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı ve süresinde olup olmadığı saptandıktan sonra, sözleşme tarihine göre yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 360. maddesindeki haklar da değerlendirilmek suretiyle sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme sonucu kabul kararı verilmesi doğru olmamıştır.
Kararın açıklanan bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıdaki sebeplerle, davalının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 11.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.