Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/1131 E. 2014/7141 K. 09.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1131
KARAR NO : 2014/7141
KARAR TARİHİ : 09.12.2014

Mahkemesi :Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi :31.10.2013
Numarası :2012/65-2013/508

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Davalının kusuruyla iptâl edilen Genel Müdürlük Eğitim Binası Yapım sözleşmesinden kaynaklanan teminat mektubu komisyon ve damga vergisi zararı 53.113,98 TL ile kâr kaybı zararından şimdilik kaydıyla 1.000,00 TL’nin 11.02.2010 fesih tarihinden ticari faiziyle tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açılmış, yargılama aşamasında kâr kaybı zararı 317.750,00 TL attırılarak istem, 318.750,00 TL olarak ıslah edilmiştir.
Davalı savunmasında, sözleşme uyarınca inşaat ruhsatı almak yükümlülüğünün davacıya ait olduğunu, belediyece plân değişikliğine gidildiğini ve onaylandığını, ancak davacının projelerin onaylanması için girişimde bulunmadığından kusurlu bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, 53.113,98 TL menfi zarar, ıslah olunan 318.750,00 TL müspet zararın dava ve ıslah tarihlerine göre avans faiziyle tahsiline karar verilmiş, karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan 13.08.2008 tarihli sözleşmeyle 6.375.000,00 TL götürü bedelle Genel Müdürlük Eğitim Binası İnşaatı’nın yapımı kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin ekleri başlıklı 6. maddesinde, uygulama projelerinin sözleşmenin eki ve ayrılmaz parçası olduğu belirtilmiş, 5.1. maddesinde, “… ilgili belediyesinden vs. kuruluşlardan alınması gerekli bütün izin ve ruhsatlar yüklenici tarafından takip edilecek ve alınacaktır.” denilmiş, 8. maddesinde de, yüklenicinin mevzuata uygun hareket etmekle yükümlü olduğu belirtilmiştir. Sözleşmenin konusu inşaat yapımına ilişkin olmakla imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı mülga BK’nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmelerindendir. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Sözleşmenin imzalanmasından sonra davalı, 08.09.2008 tarihli dilekçesiyle belediyeden projelerin onaylanmasını istemiş, belediyenin 25.09.2008 tarihli cevabında, mimari projede plan değişikliğine gidileceği bildirilmiş, Altındağ Belediye Meclisi’nin 05.11.2008 tarihli kararıyla bina yüksekliğinin parsel bazında daha önce belirlenmediğinden 1/1000 ölçekli plan değişikliğiyle maksi bina yüksekliği Hmax = serbest olarak belirlenmesi teklifi uygun görülerek kabul edilmiş, Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 13.03.2009 tarihli kararıyla da onanmıştır. Bunun üzerine davalı iş sahibi, 10.07.2009 tarihinde proje onayı için müracaat ettiğinde mimari projelerdeki hatalar için görüşmeye davet edilmiş, 11.02.2010 tarihinde, belediyeden inşaat ruhsatı alınamadığından yer teslimi yapılamayan inşaata ilişkin sözleşmenin fesh veya tasfiyesi ile eğitim binasının genel müdürlük kampüsünde yapılacak yeni bina kapsamında değerlendirilmesine karar verilmiştir. Görülüyor ki, sözleşme eki uygulama projelerinin avan projeler olduğu, ruhsat almak için belediyesince onaylanması gerektiği ortadadır. Nitekim plân değişikliği onayından sonra belediyesince, mimari projelerde hatalar olduğu bildirilmiştir. Ancak projelerdeki hataların plân değişikliği ile bağlantısının olup olmadığı anlaşılamamıştır. Mahkemece hukukçu, mali müşavir ve inşaat mühendisinden oluşturulan bilirkişi kurulundan asıl ve ek rapor alınmış ise de raporlarda bu husus açıklanmadığı gibi hukukçu ve mali müşavir de konunun uzmanı olmadığından yeterli inceleme ve araştırmanın yapıldığından sözedilemez.
O halde mahkemece yapılması gereken iş, 6100 sayılı HMK’nın 266. maddesince yeniden oluşturulacak üç kişilik mimar bilirkişi heyetine projeler ile imar plânı değişikliğini incelettirmek, sözleşme eki projelerin uygulanamamış olmasında plân değişikliği etkisinin olup olmadığını açıklığa kavuşturmak, sözleşme kapsamında bina inşaasının plân değişikliğine karşı yapılması veya imkansızlık durumunun araştırılarak sonucuna göre davadaki istemin, fesh veya tasfiye hükümlerince değerlendirilerek uygun karar vermekten ibarettir. Bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi incelemesiyle hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 09.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.