Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/1096 E. 2014/6650 K. 18.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1096
KARAR NO : 2014/6650
KARAR TARİHİ : 18.11.2014

Mahkemesi :Gölhisar Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :27.12.2013
Numarası :2012/210-2013/348

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan imalâtın ayıplı iddiasına dayalı olarak açılmış bulunan tazminat davasıdır. Davalılar ise, inşaatta kullanılan betonun C-25 standardında olması konusunda bir taahhütleri bulunmadığını, davanın reddini dilemiş, mahkemece davanın pasif husumet nedeniyle reddine dair verilen karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davacı iş sahibi ile davalı yükleniciler M.. Ö.. ile İ.. O..’ın arasında 26.09.2011 tarihli inşaat yapım sözleşmesi imzalandığı ve bu sözleşme uyarınca, davacıya ait 109 ada 56 parsel sayılı taşınmaz üzerinde davalılar tarafından bina yapılmasının üstlenilip, 135.000,00 TL götürü bedel belirlendiği, sözleşmede kullanılacak betonun C-25 standardında olacağının ve 31.12.2011 tarihine kadar da inşaatın tesliminin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Davacı, üzerine düşen tüm edimleri eksiksiz yerine getirdiği halde kullanılan betonun yapılan karot testi sonucu C-25 standardında olmadığının belirlendiğini, bu kez dava dışı E… Beton sahibi M.. E.. ile yapılan görüşme sonucunda güçlendirme masraflarının ve kira gelirinin karşılanması amacıyla dava dışı M.. E.. tarafından 50.000,00 TL’lik teminat senedinin verildiğini, ancak Gölhisar İcra Hukuk Mahkemesi’nce takibin iptâl edildiğini, güçlendirmenin de yetersiz olabileceğinin ve zararının artabileceğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 40.000,00 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar ise, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, betonun kalitesiz olduğunun iddia edilmesi üzerine, E…. Beton firmasının sahibi M.. E.. ile yapılan görüşme sonucunda, 28.01.2012 tarihli imzalanan anlaşmaya göre, 50.000,00 TL tazminat ödeneciğinin kararlaştırıldığını, ancak tarafların yeniden bir araya gelerek bu kez davacının zararları karşılığı 300 M3 betonun davacıya verilmesinin ve bu betonun dava dışı bir şirkete satılmasının ve parasının davacıya ödenmesinin öngörüldüğünü, ancak, bu alım-satımdan vazgeçilmesi üzerine davacının teminat senedini takibe koyduğunu, öte yandan davacının iddia ettiği gibi betonun C-25 standardında olmadığına dair bir tespit
bulunmadığı gibi, sözleşme gereğince ödenmesi gereken 3.500,00 TL’nin de ödenmediği gibi fazla iş yaptırdığını, bu nedenle de aleyhine Gölhisar Asliye Hukuk Mahkemesi’nde alacak davası açtıklarını, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Davalıların da imzasının bulunduğu 28.01.2012 tarihli “anlaşma senedidir” başlıklı belgede ise, dava dışı E…. Beton sahibi M.. E..’ın standardın altında beton dökülmesi nedeniyle binanın güçlendirilmesi ve standardının yükseltilmesi ile kira tazminatının ödeneceğinin kararlaştırıldığı ve davacıya bu işlerin karşılığı 50.000,00 TL’lik teminat senedinin de verildiği anlaşılmaktadır. Davacının bu kez kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla icra takibine giriştiği, ancak, takip borçlusu dava dışı M.. E.. tarafından İcra Hukuk Mahkemesi’ne açılan dava sonucu alacağın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle takibin iptâline karar verildiği ve bu kararın Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nce onanıp kesinleştiği, bu aşamada davacının eldeki bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davalıların sonradan imzalanan 28.01.2012 tarihli belgeyle sorumluluklarının ortadan kalktığı gerekçesiyle husumet nedeniyle dava reddedilmiştir. Oysa, dava dışı M.. E.. (E…. Beton sahibi) ile davacı arasında imzalanan 28.01.2012 tarihli anlaşma senedinde davalıların sorumluluğunu ortadan kaldıran bir düzenleme bulunmamaktadır. İnşaat sözleşmesi davacı ile davalılar arasında düzenlenmiş olup, kullanılacak malzemenin davalılara ait olduğu kabul edilmiştir. Dökülen betonun ayıplı olmasından kaynaklanan zarar istenildiğine göre, sözleşmeye bağlılık ilkesi uyarınca davalılar zarardan sorumludur. 28.01.2012 tarihli anlaşma başlıklı belgede dava dışı M.. E.. betondan kaynaklanan zararı üstlenmiş ve ödemeyi kabul etmiş ise de, asıl yüklenicilerin sorumluluğunu kaldıran hükme yer verilmediğinden, bu anlaşmanın mülga 818 sayılı BK’nın 110/1 (6098 sayılı TBK’nın 128/1) maddesi uyarınca yüklenicilerin fiilini taahhüt niteliğinde olup, sözleşme uyarınca davalıların da sorumlu bulundukları kabul edilerek uyuşmazlığın esası incelenerek, davalıların açmış oldukları alacak davasının akıbeti de araştırılarak bu davayla bağlantılı olduğu değerlendirilip, oluşucak sonuca göre hüküm tesisi gerekirken, husumet yokluğundan bahisle karar verilmesi hatalı olmuştur.
Kararın bu nedenle bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 18.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.