Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2013/978 E. 2014/1163 K. 20.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/978
KARAR NO : 2014/1163
KARAR TARİHİ : 20.02.2014

Mahkemesi :Manavgat 1. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :27.05.2008
Numarası :2006/387-2008/299

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı M.. A.. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

K A R A R –

Asıl dava eser sözleşmesi uyarınca iş bedeli alacağı ile uğranılan zararın, birleşen davalar ise satılan malzeme bedellerinin tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmış, davalı Ş.. A.. husumet itirazında bulunmuş, diğer davalı M.. A.. cevap vermemiş, mahkemece asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne, Ş.. A.. yönünden husumet yokluğundan reddine dair verilen karar davalı M.. A.. tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle davalı M.. A..’a usulüne uygun tebligat yapıldığının dosya içeriği ile sabit oldğunun anlaşılmasına göre davalı M.. A.. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Asıl davada 09.12.2005 tarihli sözleşmeye dayanılarak iş bedelinden kaynaklanan alacak ile kalıpların iade edilmemesi nedeniyle uğranılan zararın ödenmesini istemiş, davalı tarafından imzalandığını ileri sürdüğü 09.12.2005 tarihli sözleşmeye dayanmıştır. Sözleşme, yargılama aşamasında davalı duruşmalara katılmadığından kendisine gösterilmediği gibi temyiz aşamasında verdiği dilekçesinde akdî ilişkinin varlığı inkâr edilmiştir. Bu durumda mahkemece HMK’nın 169 ve devamı maddeleri uyarınca belgenin kendisine gösterilmesi, duruşmaya katılmadığı takdirde belge örneği eklenerek imzayı kabul edip etmediğinin duruşmaya gelerek beyanda bulunmadığı takdirde imzanın ve belge içeriğini kabul etmiş sayılacağının usulüne uygun meşruhatlı davetiye gönderilerek usulen tebliğ edilmesi gerekir. Bu konuda davalı beyanı alınmadan akdî ilişkinin varlığı kabul edilerek hükme varılması doğru olmamıştır.
Öte yandan, kabule göre de mahkeme, sözleşme kabul edilmesine karşı sözleşme bedeli dışına çıkılarak birim fiyatla hesap yapan bilirkişi görüşüyle bağlı kalınması ve birleşen S.. Ltd. tarafından açılan davada 8.485,00 TL talep olunmasına karşın bu talep aşılarak 8.639,00 TL üzerinden ödemelerin mahsubu ile hükme varılması da usul ve yasaya aykırı olmuştur.

O halde mahkemece yapılması gereken iş, asıl davada 09.12.2005 tarihli sözleşme konusunda davalı M.. A..’ı az yukarıda değinilen biçimde isticvap etmek, sözleşmenin varlığı kabul edildiğinde kararlaştırılan götürü bedele göre tüm imalâtın üzerinden yapılan miktarın fiziki oranı bulunarak götürü bedele uygulanmak sureti ile davacı alacağını hesaplatmak, kalıp zararı ile ilgili denetime elverişli bilirkişiden rapor almak, birleşen davada 8.485,00 TL toplam alacak üzerinden ödemelerin mahsubu ile 6.442,00 TL’yi hüküm altına almak, sözleşmenin varlığı kabul edilmezse davacının diğer delilleri değerlendirilerek akdî ilişkinin varlığını araştırmak, akdî ilişkinin yazılı olan dışında varlığı kanıtlanırsa imalâtın yapıldığı tarihteki piyasa fiyatlarına göre hesaplanma yapmaktan ibarettir. Bu hususlar üzerinden durulmadan verilen karar bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı Mustafa vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı M.. A..’a geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 20.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.