Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2013/6701 E. 2014/4762 K. 07.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6701
KARAR NO : 2014/4762
KARAR TARİHİ : 07.07.2014

Mahkemesi : Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi : 12.06.2012
Numarası : 2010/228-2012/293

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –

Dava, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca taahhüt edilen % 40 – % 50 tasarrufun sağlanamaması nedeniyle sözleşmenin 5.3 maddesi uyarınca kompanzasyon panosunun bedelinin ve 2009/03 döneminde fazladan ödenmek zorunda kalınan 956,85 TL elektrik fatura bedelinin tahsili amacıyla yürütülen icra takibine itirazın iptâli davasıdır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince davalı yüklenicinin davacı müvekkiline kompanzasyon panosu yaptığını ve sözleşme gereği sağlanması gereken tasarrufun sağlanamadığını, sözleşmenin 5.3 maddesi gereğince iş bedelinin iadesi gerektiğini, ayrıca cihaz takıldıktan sonra taahhuk eden fatura ile fazla ödeme yaptıklarını, bu fazlalığın davalıya fatura edildiğini ancak ödenmediğini, bu alacakların tahsili amacıyla Ankara 2.İcra Müdürlüğü’nün 2009/18395 Esas sayılı icra dosyası ile takibe geçtiğini, davalı borçlunun haksız ve yersiz şekilde takibe itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptâlini ve % 40 ‘dan aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiş, davalıya tebligat, Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre yapılmış, davalı davaya cevap vermediği gibi duruşmalara da katılmamış, mahkemece yürütülen yargılama sonucu davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karar davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesinde davalının adresi .. Sokak . Nolu İş Merkezi O. Merkez/Ankara “olarak gösterilmiş,mahkemece bu adrese çıkarılan tebligat, adreste davalının tanınmadığından bahisle iade edilmiş, bu kez davalının adresi icra dosyasında ödeme emrinin tebliğ edildiği adres olduğundan bahisle bu adrese Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi gereğince tebligat çıkarılarak tebligatın yapıldığı ve davalının duruşmaları takip etmediği kabul edilerek duruşmalara devam edilip hüküm de kurulduğu anlaşılmaktadır.
“Hukuki Dinlenme Hakkı” başlığını taşıyan 6100 sayılı HMK ‘nın 27. maddesinde “(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.” hükmü bulunmaktadır. Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. Maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenme hakkı; davalının, usulüne Uygun olarak duruşmalara davet edilmesini zorunlu kılar. Bir
başka deyişle; mahkeme, davalıyı, savunma hakkı tanımak için usulüne uygun davet etmedikçe yargılamaya devam edip hükmünü veremez. Davalıya, savunma hakkını kullanma imkanı verilmesi,davalıya, usulüne uygun olarak dava dilekçesinin tebliğ edilmesi ile olur. Usulüne uygun tebligatın amacı, davalıya savunma hakkının sağlanmasıdır.
Bu açıklamalar ışığında; somut olayımızda davalı şirkete yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmadığının ve dolayısıyla davalıya usulüne uygun savunma hakkının verilip verilmediğinin tartışılıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 6099 sayılı Kanun’un 3.maddesi ile değişik “Bilinen Adreste Tebligat” başlıklı 10. maddesi “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır…”,
Bu maddeye karşılık gelen 25.01.2012 tarih ve 28184 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16. maddesin de “Tebligat öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz…” ,
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Adres Değiştirmenin Bildirilmesi Mecburiyeti” başlıklı 35. maddesi “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza mercine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen adrese yapılır. Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır…”
Bu maddeye karşılık gelen Yönetmeliğin 57. maddesi de “Muhataba veya adresinde bu Yönetmeliğin gösterdiği usullere göre onun yerine tebellüğ edebilecek birine tebligat yapılmasından veya 31 inci madde gereğince işlem yapılmasından sonra muhatap bu adresini değiştirirse, yeni adresini hemen tebliği yaptırmış olan kâza mercine bildirmek zorundadır. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler, bildirilen yeni adrese yapılır. Adresini değiştiren kişi yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, adres araştırması yapılmasına gerek kalmaksızın ek-1’de yer alan (6) numaralı örneğe göre düzenlenecek tebliğ evrakının bir nüshası eski adresin kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır. Tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından ana statü, sicil, tüzük ve kuruluş senedi gibi resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır ……. ” şeklinde hükümler bulunmaktadır.
Tebligat Kanunu’nun 35. ve Yönetmeliğin 57. maddelerine göre tebligat yapılabilmesi için, gerçek kişi muhatabın kendisine veya adresine kanunun ve yönetmeliğin gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olması, muhatabın adresini değiştirmiş ve yeni adresini bildirmemiş olması, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin de tespit
edilememiş olması ayrıca tüzel kişiler bakımından da madde de belirtilen resmî kayıtlardaki adreslerin esas alınması gerekir. Bu koşullardan biri eksikse sözü edilen maddelere göre tebligat yapılamaz.
Somut olayda davalının ….Sokak . Nolu İş Merkezi O. Merkez/Ankara” adresine çıkarılan davetiyenin davalının adreste tanınmadığından bahisle bila tebliğ iadesi, yani bu adreste tebligat yapılamaması üzerine yukarıda belirtilen yasa ve yönetmelik hükümlerine göre mahkemece yapılacak işlem, davalının adresini gerekli görülürse yurt dışı makamlarda dahil tüm makamlardan araştırmak ve belirlemek,belirlenen bu adrese, (bire bir aynı adrese) tebliğ evrakını göndermek ve tebliğini sağlamak, özellikle dosya kapsamına göre davalının TC kimlik numarası belirli ve bilinebilir (icra dosyasında takibe itiraz dilekçesine ekli nüfus cüzdan fotokopisinde yer almakla) olduğundan bu bilgiden yararlanılarak davalının adres kayıt sistemindeki adresi tespit edilip,Tebligat Kanununun değişik 21/2 maddesi gereğince tebligat yapmak olmalıydı. Mahkemece davalıya tebligat yapılamaması üzerine icra dosyasında belirtilen adrese ödeme emri tebliğ edildiğinden bahisle dava dilekçesinde belirtilen adrese 35.maddeye göre tebligat çıkarılmış ise de; itirazın iptali davası genel hükümlere tabi bir dava olup, icra dosyasından ayrı bir dosya olduğu ,icra dosyasında yapılan tebligatın itirazın iptâli dosyasına esas alınamayacağı değerlendirildiğinde 35. maddede belirtilen koşulların sağlandığından söz edilemez.
Mahkemece, davalının adresine usulüne uygun tebligat yapılmaksızın, Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine aykırı şekilde yapılan tebligata rağmen, savunma hakkının kısıtlanması ve adil yargılanma hakkı kapsamında ki 6100 sayılı HMK’nın 27.maddesinde düzenlenen hukuki dinlenme hakkını ihlal edecek şekilde tebligat yapıldığı kabul edilerek davaya devamla davalının yokluğunda hüküm kurulması yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 07.07.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.