Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2013/6532 E. 2014/755 K. 06.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6532
KARAR NO : 2014/755
KARAR TARİHİ : 06.02.2014

Mahkemesi :Çay Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :09.12.2010
Numarası :2002/123-2010/328

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm davacı vekili ile davalılar A..O..Sigorta A.Ş. ile E..İnş. ve Dış Tic. Ltd. Şti. vekillerince temyiz edilmiş davacı vekili ile davalı EG İnş. ve Dış Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat S..D.. ile davalı A.. O.. Sigorta A.Ş vekili Avukat N.. K.., davalı E..İnş. ve Dış Tic. Ltd. Şti. vekili Avukat S.. Y.. geldi. Diğer davalı vekili gelmedi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Asıl ve birleşen dava ayıplı ifa nedeniyle yüklenici şirketler tarafından yapılan üç blok halindeki inşaatlardan bir bloğun depremde yıkılması, diğerlerinin hasar görmesi sonucu uğranılan zararın yüklenici davalı şirketlerden tahsili ve davalı sigorta şirketi ile davacı arasında yapılan inşaat sigortaları poliçesi kapsamında doğan alacağın davalı sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davada ise davalı H.. İnş. San. Ticaret A.Ş.’ye yönelik davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden ise açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davacı vekili ile davalı A..-O.. S.. A.Ş. vekili ve davalı E..İnş. ve Dış Tic. Ltd. Şti. vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre kararı temyiz eden davacı vekili ve davalı şirketler vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı vekili ile davalı E..İnş. ve Dış Tic. Ltd. Şti. vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Davacı kooperatif ile davalı E.. İnş. ve Dış Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan 01.03.1995 tarihli sözleşme ile davalı yüklenici E..İnş. ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin kooperatife ait üç blok halindeki binaların yapımını üstlendiği, A bloğun 5 katının, B bloğun ise 3 katının imalâtlarını yaptığı, daha sonra C blok inşaatına başlamadan davacı kooperatifle yaptığı 15.05.1996 günlü “Tasfiye Protokolü” ve 22.05.1996 tarihli “Tasfiye Kabul Tutanağı” ile inşaatlardan el çektiği, davacı kooperatifin diğer davalı H.. İnş. San. A.Ş. ile yaptığı 10.06.1996, 10.06.1997, 01.06.1999 tarihli “İnşaat İkmâl Sözleşmeleri” ile H..İnş. San. A.Ş.’nin A ve B blokların kalan işlerini ve C bloğun inşaatını yaptığı ve deprem tarihi itibariyle inşaatların %80 oranında bitirilmiş olduğu dosya kapsamında toplanan delillerden anlaşılmaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan 08.01.2009 tarihli asıl ve 09.09.2009 tarihli ek bilirkişi raporunda, davalı yüklenici şirketlerin zararlı sonucun oluşumunda %40 oranında, davacının ise %15 oranında kusurlu bulunduğu saptanmış, zararlı sonucun oluşumunda %5 kusur gayrimelhuz sebeplere (kaçınılmazlık koşullarına) verilmiştir. Bilirkişi raporunda “A ve B blokların H.. İnş. A.Ş. tarafından imal edilen katlarında herhangi bir hasar tespit edilemediği, bu blokların yıkılmasında E..İnş. Ltd. Şti.’nin sorumluluğu bulunduğu, A ve B bloklar için H..İnş. A.Ş.’ye bir kusur yükletilemeyeceği” görüşüne yer verilmiş, mahkemece de bilirkişi raporundaki bu görüş benimsenerek A ve B bloklar yönünden E.. İnş. Ltd. Şti.’nin sorumluluğu bulunduğu belirtilerek hüküm kurulmuştur. Yüklenici yapılacak işin uzmanı olup, yüklenilen işi, amacına, tekniğine ve sözleşmesine uygun olarak gerçekleştirmek zorundadır. Genel ihbar yükümlülüğü çerçevesinde akdin gereği gibi veya zamanında ifasını tehlikeye sokan her durumu yüklenici, iş sahibine derhal ihbar etmekle yükümlüdür. (818 Sayılı Borçlar Kanunu m. 357/III.) Yine kullanılan malzemenin veya iş sahibine ait yerin kusurlu olduğunun anlaşılması halinde yüklenici, 357. madde uyarınca durumu derhal iş sahibine ihbar etmelidir. Aksi takdirde uyarı görevini yerine getirmeyen yüklenici, bunun sonuçlarına katlanmak durumunda kalır. Hükme dayanak bilirkişi raporunda “A ve B blokların davalı E.. İnş. ve Dış Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılan kısımlarından alınan beton örneklerinde mukavemet değerlerinin olması gereken 160 kg/cm2’nin üçte birinden daha az olduğu, A ve B blokların alt katlarının E… İnş. ve Dış Tic. Ltd. Şti.tarafından yapıldığı” belirtildiğinden davalı H… İnş. San. A.Ş.’nin anılan blokların üst katlarına ilişkin ikmâl inşaatına başlamadan önce işinin uzmanı basiretli bir tacir olarak daha önceki yüklenici E.. İnş. ve Dış Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılan işi inceleyerek, önceki yüklenici tarafından yapılan alt katlardaki imalâtlarda kullanılan betonun mukavemeti dikkate alındığında üst katlarda yapılacak imalâtın amacına uygun olmayacağını ve bu durumun akdin gereği gibi ifasını tehlikeye soktuğunu iş sahibine az yukarıda değinilen genel ihbar yükümlülüğü çerçevesinde ihbar etmelidir. Davalı H..İnşaat A.Ş.’nin davacıya bu şekilde bir ihbarda bulunduğu iddia ve ispat edilmemiştir. O halde mahkemece, belirlenen tüm maddi zarardan öncelikle davacı kooperatifin kusuru %15 oranıyla gayrimelhuz sebeplere verilen %5 kusur oranı toplamı olan %20 oranında indirim yapılmalı, geriye kalan maddi zarardan A ve B bloklar yönünden davalı E… İnş. ve Dış Tic. Ltd. Şti. ile birlikte Borçlar Yasası’nın 357/son maddesi uyarınca H.. İnş. A.Ş.’nin de müteselsilen sorumlu olduğu, C blok inşaatını davalı H.. İnş. A.Ş. yaptığından, bu blok yönünden oluşan zarardan E.. İnş. ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin sorumlu olmadığı dikkate alınmalıdır. Mahkemece A ve B bloklar için H.. İnş. A.Ş.’nin sorumlu olmadığı kabul edilerek hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Mahkemece birleşen davada “davalı H.. İnş. A.Ş.’nin süresi içinde zamanaşımı iddiasında bulunduğu” gerekçesiyle H.. İnş. A.Ş.’ye yönelik davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bilindiği gibi zamanaşımı başlangıcı, binaların yapılıp iş sahibine sözleşme hükümlerine ve mevzuata uygun biçimde teslim edildiği tarihtir. Yasal bir teslim yoksa zamanaaşımının başladığından söz edilemez. Somut olayda zararlı sonuç doğuran olayın (depremin) gerçekleştiği tarih itibariyle eser sözleşmesi yürürlüktedir. Binalar %80 oranında yapılmış olup davacıya teslim gerçekleşmemiştir. Kaldı ki, bilirkişi raporlarıyla saptanan ayıplar gizli ayıp niteliğindedir. Gizli ayıbın sözkonusu olması halinde 818 Sayılı Borçlar Yasası’nın 126/IV. maddesince yüklenicinin ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi akdî ifa etmemesi durumunda zamanaşımı süresi Borçlar Yasası’nın 125. maddesi gereğince 10 yıldır. Bir başka deyişle, Borçlar Yasası’nın 126/IV. maddesi uyarınca müteahhidin, kasıt veya ağır kusuru ile akdin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemiş ve bilhassa ayıplı malzeme kullanılmış veya ayıplı bir iş meydana getirmiş olması sebebiyle açılacak davalarda 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması zorunludur. Bu nedenle birleşen davada zamanaşımı gerçekleşmediğinden davalı H.. İnş. A.Ş. yönünden davanın zamanaşımından reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Diğer yandan asıl davada; dava dilekçesinde talep edilen alacak için reeskont faizi, birleşen davada ise avans faizi istenmiştir. Mülga Türk Ticaret Kanunu’nun 12/III. maddesine göre her çeşit imal ve inşa işleri ticari iş olduğundan 3095 Sayılı Yasa’nın 2/II. maddesince avans faizi talep edilebilir ise de, davacı tarafça asıl davada daha az orandaki reeskont faizi istenilmiştir. Buna rağmen mahkemece asıl ve birleşen davada yasal faize hükmedilmesi de doğru olmamıştır.
Mahkemece asıl davada yüklenici şirketler aleyhine hüküm altına alınan alacak tutarına depremin vukuu bulduğu 03.02.2002 tarihinden itibaren faiz yürütülmüştür. Alacak, sözleşmenin ihlalinden kaynaklandığından ve davadan önce temerrüt ihtarı bulunmadığından temerrüt dava açılmakla 24.05.2002 tarihinde oluştuğundan faizin dava tarihi yerine depremin meydana geldiği tarihten başlatılması da yanlış olmuştur.
Mahkemece asıl ve birleşen davada davalı A..O..Sigorta A.Ş. bakımından hüküm altına alınan alacak tutarına asıl ve birleşen dava tarihlerinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmiştir. Oysa davacı kooperatif tarafından 09.04.2002 tarihinde A..-O.. Sigorta şirketine gönderilen ihtarname ile 1.036.449,00 liranın 3 gün içinde ödenmesinin istendiği dosyada bulunan ihtarname içeriğinden anlaşılmaktadır. 818 Sayılı Borçlar Yasası’nın 101/I. maddesi uyarınca muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Bu durumda mahkemece anılan ihtarname ve sigorta poliçesinde yazılı şartlar dikkate alınıp davalı sigorta şirketinin temerrüde düştüğü tarihin saptanarak faizin bu tarihten itibaren yürütülmesi gerekirken asıl ve birleşen dava tarihlerinden itibaren faiz yürütülmesi de bozma nedenidir.
3-Davalı A..O..Sigorta A.Ş. şirketinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davalı sigorta şirketi ile davacı kooperatif arasında düzenlenen 12.05.2000 tarihli “İnşaat Sigortaları Poliçesinde” sigorta bedeli 869.207,76 lira olarak, doğal afetlerde muafiyet miktarı ise 5000 Dolar karşılığı Türk lirası olarak gösterilmiştir. İnşaat Sigortaları Poliçesi Genel Şartları’nın 11. maddesinde, “poliçede gösterilen sigorta bedelini teşkil eden değerlerde bir artış meydana geldiği takdirde, sigorta ettiren bu artışa muttali olduğunda en geç 5 gün içinde ve fakat herhangi bir hasarın vukuundan önce durumu yazılı olarak sigortacıya bildirmekle sorumludur. Sigorta bedelinin %20’sini geçmeyen değer artışları sigortalı sayılır, %20’yi geçen değer artışlarının sigortalı sayılabilmesi için sigortacının yazılı muvafakati şarttır” hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece sigorta poliçesinin 11. maddesinde yer alan şartların (yazılı bildirim ve sigortacının yazılı muvafakati) gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmadan eksik inceleme ve araştırma ile sigorta bedelinin %20’si ve üzerindeki miktarın da hüküm altına alınması poliçe şartlarına aykırı olmuştur.
Öte yandan hüküm fıkrasında zarar tutarının tahsiline karar verilirken, “mükerrer ödemeye” neden olmayacak şekilde yüklenici şirketlerle sigorta şirketinin birlikte sorumluluğuna ilişkin hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde tahsilde tekerrüre neden olacak biçimde hüküm kurulması da usul ve yasaya aykırıdır.
Karar açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz eden davacı kooperatif vekili, davalı E…İnş. ve Dış Tic. Ltd. Şti. vekili ve davalı A..-O..Sigorta A.Ş. vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, kararın 2. bentte açıklanan nedenlerle davacı ve davalı E.. İnş. ve Dış Tic. Ltd. Şti. yararına, 3. bentte açıklanan nedenlerle de davalı A…-O..Sigorta A.Ş. yaranına BOZULMASINA, 900,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalılar E.. İnş. ve Dış Tic. Ltd. Şti. ve A..-O.. Sigorta A.Ş’den alınarak Yargıtay’daki duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, 900,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay’daki duruşmada vekille temsil olunan E.. İnş. ve Dış Tic. Ltd. Şti. ve A..-O…Sigorta A.Ş.’ye verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, 06.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.