Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2013/6520 E. 2014/5568 K. 01.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6520
KARAR NO : 2014/5568
KARAR TARİHİ : 01.10.2014

Mahkemesi :Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi :27.05.2013
Numarası :2012/127-2013/157

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat .. ile davalı vekili Avukat … geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için başlatılan ilâmsız icra takibine itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemleriyle açılmış, mahkemece davanın kabulü ile itirazın iptâline, icra takibinin devamına ve icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline dair verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı taşeron vekili Ankara 11. İcra Müdürlüğü’nün 2012/6213 sayılı takip dosyası ile başlattığı ilamsız icra takibinde, 53.100,00 TL bakiye iş bedelinin tahsili isteminde bulunmuş; davalı yüklenici vekili süresi içinde icra dosyasına verdiği itiraz dilekçesinde, icra müdürlüğünün yetkisine itiraz etmiştir.
Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamalarına göre icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise, itirazın iptâli davasında mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın öncelikle icra dairesinin yetkisine itirazın incelenip sonuçlandırılması gerekir. İtirazın iptâli davasının görülebilmesi usulüne uygun şekilde yapılmış geçerli bir takibin varlığına bağlıdır. Geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda itirazın iptâli davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği hallerde bu itiraz incelenip sonuçlandırılmadığı sürece açıklanan şekilde geçerli bir takibin bulunmayacağı ortadadır (HGK.nun 20.3.2002 gün, 2002/13-241 E., 208 K., 28.3.2001 gün 2001/19-267 E. 2001/311 K. sayılı kararları).
İcra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine itirazda bulunulduğuna göre, itirazın iptâli davasına bakan mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itiraz konusunda karar vermesi gerekir. Mahkemenin 05.02.2013 tarihli ara kararı ile 818 sayılı BK’nın 73. maddesi (6098 sayılı TBK 89. maddesi) gereği istemin para borcuna ilişkin olması gerekçesiyle davalının yetki itirazının reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur. Taraflar arasındaki ilişki eser sözleşmesine dayanmaktadır. Davacı taşeron iş bedelinin ödenmeyen kısmının tahsilini istemiştir. 6100 sayılı HMK’nın 6. maddesi (1086 sayılı HUMK’nın 9. maddesi) uyarınca, genel yetkili mahkeme ve buna bağlı olarak yetkili icra müdürlüğü davalının ikametgâhındaki icra müdürlüğü ve mahkemedir. Taraflar arasında yetki sözleşmesi varsa o yer mahkemesi de yetkilidir; ancak yanlar arasında imzalanan 28/06/2011 tarihli protokolde yetkili icra müdürlüğü ve mahkeme kararlaştırılmamıştır. Ayrıca HUMK’nın ve HMK’nın 10. maddesine göre sözleşmenin icra yeri de yetkili kabul edilmiştir. Anılan bu yasal kurallar dikkate alındığında kamu düzeni gereği istisnalar hariç davacı tarafın bu yer mahkemelerinden birisinde davasını açmak konusunda seçimlik hakkı vardır.
Somut olayda, taraflar arasında imzalanan 28/06/2011 tarihli protokolde yetkili icra müdürlüğü ve mahkeme kararlaştırılmamıştır. İşin yapıldığı yer Anamur; davalı yüklenicinin ikametgâhı ise Bursa’dır. İcra takibi bu yetkili yerlerin birisinde yapılmamıştır. Davalı yüklenici, icra takibinin yapıldığı Ankara 11. İcra Müdürlüğü’ne süresi içinde sunduğu itiraz dilekçesinde yetkili icra dairesinin Bursa olduğunu bildirmiştir. Taraflar arasındaki ilişki eser sözleşmesine dayandığından, 818 sayılı BK’nın 73. maddesinin (6098 sayılı TBK 89. maddesi) de uygulanması mümkün değildir.
Bu durumda, özel bir dava şartı olan yetkili icra dairesinde başlatılmış bir icra takibi bulunması koşulu oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalı yüklenici yararına BOZULMASINA, 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 01.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.