Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2013/6503 E. 2014/203 K. 13.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6503
KARAR NO : 2014/203
KARAR TARİHİ : 13.01.2014

Mahkemesi :Antalya 3.Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi :20.03.2012
Numarası :2009/678-2012/143

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde taraf vekilleri yapılan tebligata rağmen gelmediklerinden incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 163 ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 94. maddeleri uyarınca, kanunda gösterilen veya Hâkim tarafından verilen kesin süre içinde yapılmasına karar verilen usûl işlemi yapılmazsa ilgili tarafın o işlemi yapma hakkı düşer ve bu durumda karşı taraf yararına usûli müktesep hak doğar. Kesin süre geçtikten sonra artık karşı taraf yararına doğan usuli müktesep hakkı ortadan kaldıracak şekilde karar verilemez. Bu düzenlemenin amacı, yargılama aşamasında verilen ara kararların ciddiyet ve özenle yerine getirilmesini sağlamak, bu yolla davaların uzun süre elde kalmasını önlenmektir. Hâkim tarafından verilen kesin süre içinde gereken giderleri vermeyen taraf, sadece gider gerektiren işlemin yapılması isteminden vazgeçmiş sayılır. Bu kabulün doğal sonucu kesin süre içerisinde ara kararı gereğinin yapılmaması halinde, kesin süre nedeniyle toplanmayan delil haricinde kalan mevcut delillere göre karar verilmesidir. Kesin süreye uyulmamasının doğurduğu ağır sonuçlar gözetildiğinde, kesin süreden söz edilebilmesi için ara kararında ilgili tarafın yapması gereken işlerin neler olduğunun kuşku yaratmayacak şekilde açıkça belirtilmesi, tanınan sürenin yeterli olması, gider yatırılması isteniyorsa miktarının ara kararda açıkça ve ayrıntılı olarak gösterilmesi, kesin süre gereğinin yerine getirilmemesi halinde bunun sonuçlarının ara kararına yazılarak ilgilisine ihtar edilmelidir.
Yargılama sırasında mahkemece, davacı tarafa 16.07.2010 tarihli celsede yukarıda açıklanan usûl dairesinde keşif ve bilirkişi masraflarını yatırmak üzere kesin süre verilmiş, davacı tarafça kesin sürenin gereğinin yerine getirilmediğinden 08.10.2010 tarihinde masrafların yatırılmaması nedeniyle keşfin yapılamadığına dair tutanak düzenlenmiştir. Aynı gün davacı vekili müvekkilinden masraf alamadığından bahisle istifa dilekçesi vermiş,
akabinde davacı şirket yetkilisi 14.01.2011 havale tarihli dilekçesiyle sağlık sorunlarından dolayı masrafları yatıramadıklarını belirterek kendilerine son kez kesin süre verilmesini talep etmiş, dilekçe ekine 30.04.2008 tarihli imzasız hasta epikriz raporunu eklemiştir. Davacı tarafça kesin sürenin gereğinin yerine getirilmemiş olmasına karşılık mahkemece bu kez 24.03.2011 tarihli oturumda keşif ve bilirkişi masraflarının yatırılması konusunda davacı tarafa yeniden kesin süre verilmiş, bu kez süresi içinde masraflar yatırılmış, mahallinde keşif yapılarak bilirkişiler kurulu raporu alınmıştır. Bu uygulamanın yukarıda izah edilen usûl kurallarına uygunluğundan söz edilemez. Davacı taraf, verilen kesin süreye rağmen keşif ve bilirkişi masraflarını yatırmadığından, ara kararda da ihtar edildiği üzere keşif ve bilirkişi incelemesine ilişkin delilinden vazgeçmiş sayılmalıdır. Oluşan bu hukuki durum, davalı yararına usulî müktesep hak oluşturur. Artık davacının davasını, keşif ve bilirkişi incelemesi haricinde kalan delillerle kanıtlaması gerekir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki vakıalar kapsamında yapılan keşif ve buna göre alınan bilirkişi raporu değerlendirilmeksizin mevcut delillere göre davanın kanıtlanamadığından dolayı reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile bilirkişiler kurulu raporunun hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
Kararın açıklanan nedenle bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, davalı taraf Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunmadığından yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 14.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.