Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2013/6445 E. 2014/4119 K. 16.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6445
KARAR NO : 2014/4119
KARAR TARİHİ : 16.06.2014

Mahkemesi :İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi :09.05.2013
Numarası :2009/108-2013/109

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı imalât nedeniyle ödenen iş bedelinin iadesi ve müspet zararın tahsili istemlerine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı yüklenici şirket vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava tarihi itibariyle olaya uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 360/I. maddesi uyarınca eserin iş sahibinin kullanamayacağı ve nısfet kaidelerine göre kabule icbar edilemeyecek derecede ayıplı olması halinde iş sahibi eseri kabulden imtina edebilir. Gerek Şişli 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/459 Değişik İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda, gerekse yargılama sırasında alınan bilirkişiler kurulu raporlarında davalı yüklenici şirket tarafından yapılan imalâtın davacı iş sahibinin kabulüne icbar edilemeyecek derecede ayıplı olduğu ifade edilmiştir. Bu haliyle mahkemece eserin kabule icbar edilemeyeceği sonucuna varılarak karar verilmiş olmasında bir yanılgı bulunmamaktadır.
Menfi zarar; sözleşmenin karşı tarafınca yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarar olarak da tanımlanabilir. Dolayısıyla sözleşmenin karşı tarafının mal varlığında artışa neden olsun ya da olmasın sözleşmenin yapılması nedeniyle malvarlığında azalmaya neden olan zarar menfi zarardır. Sözleşmenin düzenlenmesi için yapılan noter masrafları, posta giderleri, sözleşmenin ifası için yapılan proje çizimi, proje onay ücreti ve ruhsat harcı, iş sahibinin inşaat nedeniyle kendi işini ihmal etmek zorunda kalmasından doğan kazanç kaybı ve yükleniciye teslim edilen yerin kira parası, arsa üzerinde bulunup da yıkılan binanın enkaz bedeli ve inşaat süresince iş sahibinin kirada oturduğu eve ödediği kira parası menfi zarar kapsamındadır. Müspet zarar ise; sözleşmenin hiç ya da gereği gibi yerine getirilmemesinden kaynaklanan zarardır. Başka bir anlatımla zarara uğrayanın mal varlığında sözleşme ifa edilseydi oluşacak artış, yani cebe girmesi gereken para müspet zarardır. Müspet zararın tazmini için tazminat isteğinde bulunan tarafın hem kusursuz olması hem de sözleşmeyi fesheden taraf olmaması gerekir. Menfi zarar sözleşmeyi fesheden tarafın fesihte haklı olması halinde isteyebileceği zararken müspet zararın sözleşmeyi fesheden tarafça istenmesi mümkün değildir. Somut olayda, davacı iş sahibi sözleşmeyi feshetmiş olup mahkemece de bu kabule göre karar verildiğinden Borçlar Kanunu’nun 108. maddesi uyarınca ödediği iş bedeli haricinde müspet zarar kapsamındaki kâr mahrumiyeti talebinde bulunamayacağı gözetilmeksizin kâr mahrumiyetine hükmedilmiş olması doğru değildir.
Diğer taraftan davacı iş sahibi, yüklenici tarafından imal edilen ancak kabule icbar edilemeyecek derecede ayıplı olduğu anlaşılan mermerin sökülüp yükleniciye teslim edildiğini iddia etmiş, yüklenici ise ayıplı malzemenin kendisine teslim edilmediğini savunmuştur. Bu durumda 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesi uyarınca ayıplı eserin sökülüp teslim edildiğinin ispat yükünün iş sahibinde olduğu gözetilerek; tarafların bu konudaki delilleri de toplanmak suretiyle elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın Borçlar Kanunu’nun 61. maddesi kapsamında sebepsiz zenginleşmeye yol açacak şekilde karar verilmiş olması da doğru görülmemiştir.
Kararın açıklanan nedenlerle bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 16.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.