Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2013/6424 E. 2014/3526 K. 23.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6424
KARAR NO : 2014/3526
KARAR TARİHİ : 23.05.2014

Mahkemesi :Düzce 1. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :11.06.2013
Numarası :2012/89-2013/388

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak ile ilgili yapılan icra takibine itirazın iptâli, takibin devamı talebine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı davasında,davalının siparişine göre 222 m2’lik iki katlı dubleks prefabrik konutu imâl edip sevk irsaliyesi ile teslim ettiğini, ancak imalâtın bedelinin ödenmediğini belirterek alacak ile ilgili yaptığı icra takibine davalının itirazının iptâline karar verilmesini istemiş, davalı savunmasında davacı ile aralarında sözleşme düzenlenmediğini, evin kendisine teslim edilmediğini, irsaliyedeki imzanın kendisine ait olmadığını belirterek akdî ilişkiyi inkâr etmiş, mahkemece tanık beyanları dikkate alınarak dava kabul edilmiştir.
Davacı tarafından kurulduğu iddia edilen akdî ilişki, fatura tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK’nın 355 ve devamı maddelerinde tanımlanan eser sözleşmesidir. Kural olarak eser sözleşmeleri yazılı biçimde bağlı tutulmamış ise de varlığının ispatı yine fatura tarihinde yürürlükte bulunan ve 6100 sayılı HMK’nın geçici 1/2. maddesine göre uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK md. 292, 289 hükümlerine göre yazılı delille mümkündür. Akdî ilişkinin tanık delili ile kanıtlanabilmesi için ya davacı tarafından “yazılı delil başlangıcına” dayanılmış olması veya davalının tanık dinlenmesine açıkça onay vermiş olması gerekir. Somut olayda taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmamakta olup davalının açık muvafakati de olmadığından sadece tanık beyanı ile akdî ilişkinin kanıtlanması mümkün değildir. Ancak davacı tarafından teslime ilişkin olarak imzalı sevk irsaliyesi sunulduğundan mahkemece,öncelikle sevk irsaliyesi üzerindeki imzanın davalıya ait olup olmadığı
konusunda bilirkişi incelenmesi yaptırılıp imzanın davalıya ait olduğunun saptanması halinde bu belge yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğundan tanıkların beyanları da dikkate alınarak akdî ilişkinin kurulduğunun kabulü ile 818 sayılı BK’nın 366. maddesine göre yapıldığı yıl olan 2011 yılı piyasa fiyatlarına göre bedelini hesaplattırıp, bulunacak miktara davacının davalıya çektiği ihtarnamenin tebliği tarihi ve ödeme için verilen süreye göre 28.05.2011 tarihinden takip tarihine kadar olan faizin hesaplanıp hüküm altına alınması ve alacağın yargılama ile belirlendiğinden icra inkâr tazminatının reddine karar verilmesinden ibarettir. Açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 23.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.