Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2013/5729 E. 2014/3686 K. 28.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5729
KARAR NO : 2014/3686
KARAR TARİHİ : 28.05.2014

Mahkemesi :Bodrum 2. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :17.05.2012 (29.07.2013 Ek Karar)
Numarası :2011/319-2012/279

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı iş nedeniyle doğan alacağın tahsili talebinden ibarettir. Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesi gereğince davalı yüklenicinin müvekkiline ait villanın dış cephesinin mantolama ve boya işini yaptığını, işin tesliminden sonra ayıplar ortaya çıktığını, ayıp nedeniyle doğan alacağın tahsilini talep etmiş, davalı taraf, davaya cevap vermediği gibi duruşmalara katılmamış, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiş, mahkemece davalı vekilinin temyiz dilekçesi süre yönünden reddedilmiş ve bu red kararı da davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekiline usulüne uygun tebliğ edilmediğinden temyiz talebinin reddine ilişkin 29.07.2013 tarihli ek karar yerinde bulunmadığından ek kararın kaldırılmasına karar verilerek temyiz itirazlarının incelenmesine geçildi.
Dava dilekçesinde davalının adresi “……Mevkii ….Cad. No:19/A Yalıkavak/Bodrum” olarak gösterilmiş, mahkemece bu adrese çıkarılan tebligat, adreste bu davalının bulunmadığı ve yurt dışında olduğundan bahisle iade edilmiş, bu kez davalının adresi, Bodrum 7 Noterliği’nin ihtarnamesinin tebliğ edildiği dava dilekçesinde belirtilen adres olduğundan bahisle bu adrese Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi gereğince tebligat çıkarılarak tebligatın yapıldığı ve davalının duruşmaları takip etmediği kabul edilerek duruşmalara devam edilip hüküm de kurulduğu anlaşılmaktadır.
“Hukuki Dinlenme Hakkı” başlığını taşıyan 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesinde “(1)Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2)Bu hak; a)Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b)Açıklama ve ispat hakkını, c)Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.” hükmü bulunmaktadır. Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenme hakkı; davalının, usulüne uygun olarak duruşmalara davet edilmesini zorunlu kılar. Bir başka deyişle; mahkeme, davalıyı, savunma hakkı tanımak için usulüne uygun davet etmedikçe yargılamaya devam edip hükmünü veremez. Davalıya, savunma hakkını kullanma imkanı verilmesi, davalıya, usulüne uygun olarak dava dilekçesinin tebliğ edilmesi ile olur. Usulüne uygun tebligatın amacı, davalıya savunma hakkının sağlanmasıdır.
Bu açıklamalar ışığında; somut olayımızda davalı şirkete yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmadığının tartışılıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 6099 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile değişik “Bilinen Adreste Tebligat” başlıklı 10. maddesi “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır…”
Bu maddeye karşılık gelen 25.01.2012 tarih ve 28184 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16. maddesin de “Tebligat öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz…” ,
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Adres Değiştirmenin Bildirilmesi Mecburiyeti” başlıklı 35. maddesi “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kâza mercine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen adrese yapılır. Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır…”
Bu maddeye karşılık gelen Yönetmeliğin 57. maddesi de “Muhataba veya adresinde bu Yönetmeliğin gösterdiği usullere göre onun yerine tebellüğ edebilecek birine tebligat yapılmasından veya 31’inci madde gereğince işlem yapılmasından sonra muhatap bu adresini değiştirirse, yeni adresini hemen tebliği yaptırmış olan kâza mercine bildirmek zorundadır. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler, bildirilen yeni adrese yapılır. Adresini değiştiren kişi yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, adres araştırması yapılmasına gerek kalmaksızın ek-1’de yer alan (6) numaralı örneğe göre düzenlenecek tebliğ evrakının bir nüshası eski adresin kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır. Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından ana statü, sicil, tüzük ve kuruluş senedi gibi resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır.” Şeklinde hükümler bulunmaktadır.
Tebligat Kanunu’nun 35. ve Yönetmeliğin 57. maddelerine göre tebligat yapılabilmesi için, gerçek kişi muhatabın kendisine veya adresine Kanun’un ve Yönetmeliğin gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olması, muhatabın adresini değiştirmiş ve yeni adresini bildirmemiş olması, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin de tespit edilememiş olması, ayrıca tüzel kişiler bakımından da madde de belirtilen resmî kayıtlardaki adreslerin esas alınması gerekir. Bu koşullardan biri eksikse sözü edilen maddelere göre tebligat yapılamaz.
Somut olayda davalı şirketin “Sülüklü Mevkii Atatürk Cad.No:19/A Yalıkavak / Bodrum” adresine çıkarılan davetiyenin davalının yurt dışında olduğunun belirlenmesi nedeniyle bila tebliğ iadesi, yani bu adreste tebligat yapılamaması üzerine yukarıda belirtilen yasa ve yönetmelik hükümlerine göre mahkemece yapılacak işlem, davalının adresini yurt dışı makamlarda dahil tüm makamlardan araştırmak ve belirlemek, belirlenen bu adrese, (bire bir aynı adrese) tebliğ evrakını göndermek ve tebliğini sağlamak, özellikle dosya kapsamına göre davalının T.C. kimlik numarası belirli ve bilinebilir olduğundan bu bilgiden yararlanılarak davalının adres kayıt sistemindeki adresi tespit edilip, Tebligat Kanunu’nun değişik 21/2. maddesi gereğince tebligat yapmak olmalıydı. Mahkemece davalıya tebligat yapılamaması üzerine, aynı dosyada mahkeme tarafından yapılan bir tebligat bulunmadığı hususu gözardı edilerek daha önce bir adreste ihtarnamenin tebliğ edildiğinden bahisle dava dilekçesinde belirtilen adrese 35. maddeye göre tebligat çıkarılmıştır. Bu durumda 35. maddede belirtilen koşulların sağlandığından söz edilemez.
Mahkemece, davalının adresine usulüne uygun tebligat yapılmaksızın, Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine aykırı şekilde yapılan tebligata rağmen, savunma hakkının kısıtlanması ve adil yargılanma hakkı kapsamında ki 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenme hakkını ihlal edecek şekilde tebligat yapıldığı kabul edilerek davaya devamla davalının yokluğunda hüküm kurulması yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemenin 29.07.2013 tarih ve 2011/319 Esas, 2012/279 Karar sayılı ek kararının kaldırılmasına, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, hükmün bu nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 28.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.