Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2013/4839 E. 2014/4650 K. 02.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4839
KARAR NO : 2014/4650
KARAR TARİHİ : 02.07.2014

Mahkemesi :Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi :29.04.2013
Numarası :2011/130-2013/140

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı ve feri müdahil vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, sözleşmenin feshi nedeniyle mahkum kalınan kârın ve yapılan masrafların tahsili istemiyle açılmış; mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 1.117.371,01 TL alacağın davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş ve verilen karar, davalı vekili ile fer’i müdahil vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı ve fer’i müdahil vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalı ve fer’i müdahil vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Dava dışı K. İnş. San. ve Tic. A.Ş. ile davalı Bayındırlık ve İskan Bakanlığı arasında, “Ankara-Kalecik 200 Yataklı Ruh ve Sinir Hastalıkları Rehabilitasyon Merkezi İnşaatı” işinin yapımı icin 09.10.1995 tarihli sözleşme yapılmıştır. Bu sözleşme, davalı Bakanlığın onayı ile 27.10.1995 tarihli “devir sözleşmesi” yapılarak, davacı şirkete devredilmiştir. Sözleşmenin devrinde; devreden, sözleşmenin tarafı olmaktan çıkar, devralan onun yerine sözleşmenin tarafı olur. Yanlar arasındaki sözleşme, somut olayda uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355. maddesinde tanımı yapılan bir “eser” sözleşmesidir. Davacı şirket yüklenici; davalı T.. B.. ise iş sahibidir.
Davada, 818 sayılı Kanun’un 369. maddesi hükmüne dayalı olarak; kâr kaybı ve yapılan giderler için 500.000,00 TL tutarında istenen maddi tazminat, ıslahla artırılarak toplamda (1.240.964,24) TL’nin tahsili istenmiş; mahkemece 818 sayılı Kanun’un 369. maddesi gereğince taleple bağlı kalınarak 65.774,59 TL personel ve genel giderler tazminatıyla 1.051.596,42 TL kâr kaybının toplamı olan (1.117.371,01) TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (6098 s. BK’nın 484. md.) 369. maddesi hükmü, yüklenicinin zararının tümünü ödeyerek sözleşmeyi bozma yetkisini iş-eser sahibine
tanımaktadır. İş-eser sahibinin bu yetkisini kullanabilmesi için eser bitmeden önce, eser sahibinin yapılmış olan bölümün karşılığını ödemesi ve yüklenicinin bütün zararını en geniş kapsamlı şekilde tazmin etmesi gerekir. Anılan Yasa hükmünde yer alan “baligan mabelag” tazminat terimi, ferah ferah, bol bol anlamına gelen en geniş kapsamlı bir tazminat biçimidir. Gerek öğretide, gerek Yargıtay uygulamasında, bu tazminat hesabında kullanılan yöntem “toplama metodu”dur. Bu yöntemde, yüklenicinin zararı, fesih anına kadar tüm giderlere, eser bitmiş olsaydı sağlayabileceği net kâr eklenmek suretiyle tespit edilir. 818 sayılı Kanunu’nun 369. maddesi hükmüne ve dolayısıyla “toplama metodu”na göre yüklenicinin kâr kaybı ve zararının hesaplanabilmesi için iş-eser sahibinin, fesih bildiriminde bulunurken hiçbir neden göstermemesi gerekir. Çünkü, anılan Yasa hükmüne dayalı fesih “nedensiz” bir fesihtir. İş sahibi, fesih bildiriminde neden göstermişse, 818 sayılı Kanun’un 369. maddesi uygulanmaz, bu durumda fesih nedeninin haklı olup olmadığı araştırılır; neden haksız ise, kusurlu iş sahibinden yüklenici, olumlu zararını isteyebilir. Somut olayda ise, iş sahibi idare, “S.. B..’nın Kalecik İlçesi için sözleşme konusu işin yapılmasına yönelik yatırıma ihtiyaç duyulmadığı, anılan inşaatın farklı bir yatırıma dönüştürülmesi halinde hem süre hem de yüksek maliyet getireceği” gerekçesiyle fesih bildiriminde bulunmuştur. Görüldüğü üzere, fesih bildirimi, “keyfi” olmayıp, özetle “finansman” yokluğu sebebiyle yapılmıştır ve fesihte de davalı idare tamamen kusurludur.
Haksız fesihten dolayı olumlu zarar kapsamında ki kâr yoksunluğu, 818 sayılı Kanun’un 356/1. maddesinin yollamasıyla aynı Kanun’un 325. maddesinde düzenlenen “Kesinti yöntemi”ne göre hesaplanması gerekir. Bu yönteme göre, sözleşme konusu eserin hiç yapılmamış olması halinde tüm iş bedeli; kısmen yapılmış ise yapılmayan kısmın bedeli, sözleşmenin feshi tarihi itibariyle belirlenir ve sonra da bu bedelden yüklenicinin işi tamamen ya da kısmen tamamlamaması sebebiyle sağladığı tasarruf, bu süre içinde başka bir iş yapmışsa bu işten elde ettiği kâr, başka bir iş yapmaktan kasten kaçınmışsa kazanabileceği kâr miktarı saptanan bedelden çıkarılır ve bulunan miktar, haksız fesih nedeniyle gerçekleşen kâr yoksunluğu tazminatı olarak hesaplanmış olur.
Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal nedenlerle, davacı yüklenicinin “kesinti yöntemi”ne göre uzman bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak; sadece “kâr yoksunluğu” tazminatı tutarının tespitiyle, taleple bağlı kalınmak suretiyle, kâr kaybı tazminatına hükmedilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme sonucu “toplama metodu” uygulanarak 818 sayılı Kanun’un 369. maddesi hükmüne dayalı olarak yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte belirtilen nedenlerle davalı ve fer’i müdahil vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan sebeplerle diğer temyiz itirazlarının kabulüne ve kararın davalı ve fer’i müdahil yararına BOZULMASINA, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 02.07.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.