Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2013/4836 E. 2014/4656 K. 02.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4836
KARAR NO : 2014/4656
KARAR TARİHİ : 02.07.2014

Mahkemesi :Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi :24.04.2013
Numarası :2012/304-2013/197

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinden doğan alacağın tahsili amacıyla yürütülen icra takibine itirazın iptâli davasıdır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 13.08.2011 tarihli sözleşme ile 2 katlı ızgaralı ön elek imalâtı ve montajı işini üstlendiğini ve anılan imalatları yaparak teslim ettiğini, müvekkilinin başkaca ızgaralı ön elek taahhüdünün bulunmadığını, müvekkilinin işi yapıp teslim etmesine rağmen iş bedelinin ödenmediğini, iş bedelinin tahsili amacıyla Ankara 30. İcra Müdürlüğü’nün 2012/410 Esas sayılı icra dosyası ile takibe geçtiğini, davalı borçlunun haksız ve yersiz şekilde takibe itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptâlini ve %40’dan aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiş, davalı iş sahibi vekili ise, müvekkili ile davacı arasında sözleşme ilişkisi kurulduğunu, sözleşme kapsamında ön eleğin teslim edilmediğini, davacının müvekkilinden teslim aldığı tersiyer makinesini iade etmediğini ve davacının yaptığı imalâtların tam kapasite ile çalışmadığını, bu durumun davacı çalışanlarınca giderilemediğini ve üçüncü şahıslara yaptırdığı tezgah ile makinenin çalıştığını, ayrıca davacıya yapılan ödemeler arasında 9.000,00 TL bedelli testerenin bulunduğunu ve bu bedelin borçtan düşülmediğini belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne ve icra inkâr tazminatına karar verilmiş, verilen karar davalı vekilince süresinde temyiz edilmiştir.
Ankara 30. İcra Müdürlüğü’nün 2012/410 Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı davacı tarafından borçlu davalı aleyhine 66.473,00 TL asıl alacak üzerinden ilâmsız takip yapıldığı, ödeme emrinin borçluya 13.01.2012 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği ve borçlu davalının 16.01.2012 tarihli dilekçesi ile borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulduğu ve 1 yıllık yasal süresi içerisinde itirazın iptâli davasının açıldığı anlaşılmıştır.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının sair temyiz
itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık PDMK 02 ve 1200 x 4000 2 katlı ızgaralı ön elek imalâtı ve montajı işine ilişkin 13.08.2011 tarihli “Sözleşme” başlıklı sözleşmeden kaynaklanmaktadır. Taraflar arasında düzenlendiği çekişmesiz olan bu sözleşme, sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğindedir. Kural olarak yapılan işin miktar ve değerini ispat yükü yüklenicide, iş bedelinin ödendiğini ispat yükü ise iş sahibindedir. Bir başka deyişle yüklenici yaptığı işin tutarını, iş sahibi de iş bedelini ödediğini kanıtlamak zorundadır. Uyuşmazlık konusu sözleşmede iş bedeli 136.000,00 TL olarak belirlenmiş olup, bu haliyle sözleşmenin mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 365. maddesi hükmünce götürü bedelli olduğu açıktır.
Uyuşmazlığa konu sözleşmenin 3. maddesinde, sözleşmeye konu eleğin özellikleri belirtilmiş olup uyuşmazlığın bu madde hükümlerine göre çözümlenmesi gerekli ve zorunlu bulunmaktadır. Davacı işi tam olarak yaptığını ve iş bedelinden kalan alacağının tahsilini talep etmekte, davalı ise sözleşme konusu işin sözleşme hükümlerine uygun olarak yapılmadığını savunmaktadır. İddia ve savunma konusu hususlar teknik konuları içermekte olup, çözümü hukuk dışında, özel ve teknik bilgiyi gerektirir niteliktedir. Buna rağmen mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.
O halde, mahkemece yapılacak iş; tarafların iddia ve savunmaları teknik hususlar içerdiğinden 6100 sayılı HMK’nın 266 ve devamı madde hükümlerine uygun şekilde seçilecek teknik bir bilirkişi marifetiyle mahallinde keşif yapılarak, davacı yüklenicinin imâl ettiği makine ve diğer aksamlar tarafların iddia ve savunmaları nazara alınarak incelenmeli, bilirkişiden mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli şekilde bilirkişi raporu alınmalı, davacının edimini sözleşme hükümlerine uygun şekilde ifa edip etmediği belirlenmeli, ızgaralı ön eleğin sözleşme kapsamında olup olmadığı açıklığa kavuşturulmalı ve tüm bu hususlar nazara alınarak sözleşme kapsamında varsa eksik iş bedeli hesaplattırılıp bu bedel sözleşme bedelinden düşülmeli ve sonra kalan alacaktan davalı iş sahibi tarafından ispat edilen ödemeler mahsup edilip hükmedilmesi gereken alacak belirlenmeli ve sonucuna göre hüküm kurmaktan ibaret olmalıdır. Bilirkişi incelemesi yapılmaksızın eksik incelemeye dayalı hüküm verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 02.07.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.