Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2013/4609 E. 2014/3995 K. 09.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4609
KARAR NO : 2014/3995
KARAR TARİHİ : 09.06.2014

Mahkemesi :Palu Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :22.01.2013
Numarası :2010/126-2013/10

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup ayıplı imalât sebebiyle tazminat ve ikinci sözleşme uyarınca bakım onarım yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi nedeniyle tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı ile davalı Ü.T. arasında imzalanan 05.03.2008 tarihli sözleşme ile davalı yüklenici, davacının sorumluluğunda bulunan yerlerde güvenlik sistemleri ve kamera kurulum işini üstlenmiştir. Sözleşmede yüklenicinin imzası üstünde T. Teknik Bilgisayar ve Güvenlik Sistemleri kaşesi mevcut olup ticari şirket değildir. Yapılan araştırmada adı geçenin ticari işletme olup vergi kaydının Ü. T.’a ait olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu sözleşmeden sonra davacı idare ile T. Teknik Bilgisayar Güvenlik Sistemleri kaşesi altına imza atan E. T.’ın imzaladığı 27.11.2008 tarihli ek sözleşme yapılmıştır. Davacı her iki sözleşmeye istinaden ayıplı imalât ile bakım ve onarım hizmetlerinin yerine getirilmemesi nedeniyle tazminat talep etmiştir.
Davalı savunması ve Elazığ Defterdarlığı’nın yazı cevabına göre T.Teknik Bilgisayar ve Güvenlik Sistmeleri işletmesi davalı Ü.T. adına kayıtlıdır. Bir kimsenin yetkisi olmadığı halde diğer bir şahıs adına sözleşme yapması halinde, namına sözleşme yapılan şahsın akde icazet vermedikçe bu sözleşme ile bağlı olmayacağı sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 38. maddesinde belirtilmiştir. 27.11.2008 tarihli ikinci sözleşme E.T.tarafından davalıya ait ticari işletmenin ünvanı altında imzalanmış, mahkemece davalının bu şahsın yaptığı sözleşmeye icazet verdiği ya da temsilcisi gibi hareket etmesinin benimsediği hususlarında inceleme yapılmamıştır.
Öte yandan davada imalâtın ayıplı olduğu ileri sürülmesine rağmen mahkemece ayıpla ilgili herhangi bir inceleme yapılmamış, teknik bilirkişi de bu konuda görüş bildirmemiştir. Eser sözleşmelerinde ayıp, eserde sözleşme ya da işin gereği olarak bulunması gereken bazı vasıfların bulunmaması ya da olmaması gereken bazı bozuklukların bulunması şeklinde tanımlanmaktadır. Ayıp ihbarı süreleri açık ayıplarda BK’nın 359., gizli ayıplarda 362/son maddelerinde düzenlenmiş, ayıp halinde iş sahibinin seçimlik hakları da aynı Kanun’un 360. maddesinde gösterilmiştir.
Bu durumda mahkemece öncelikle davalının ticari işletmesiyle ilgili tüm ticari defter, kayıt ve belgeleri ile dava dışı resmi kurumlara verdiği beyannameler, konusunda uzman mali müşavir bilirkişiye incelettirilip davalının kardeşi ve işçisi olan dava dışı E. T.’a 818 sayılı BK’nın 32 ve 38. maddelerine göre yetkili temsilcisi gibi hareket etmesi konusunda yetki, izin ve yaptığı işlemlere icazet verip vermediği ve kendisi namına yaptığı benzer sözleşmeleri benimseyip benimsemediği konusunda rapor alınıp davalının 27.11.2008 tarihli ikinci sözleşme ile bağlı olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu hususun tespitinden sonra 27.11.2008 tarihli ikinci sözleşme davalıyı bağlayıcı olmasa dahi davacı tarafca imalâtın ayıplı olduğu da ileri sürüldüğünden her iki sözleşmenin davalı için bağlayıcı olması durumunda iki sözleşmeye, sadece ilk sözleşmenin bağlayıcı olması halinde ilk sözleşmeye göre, ayıpla ilgili davacı delilleri toplanıp yine 818 sayılı BK’nın 359 ve 362. maddeleri gereğince ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı, süresinde olup olmadığı, niteliği ve 360. maddesine göre davacının ayıp nedeniyle talep edebileceği seçimlik hakkı ve miktarı ve geçerli ise ikinci sözleşme gereğince bakım onarım hizmetlerinin yerine getirilmemesi sebebiyle isteyebileceği tazminat konusunda teknik bilirkişiden ek rapor alınarak dava sonuçlandırılmalıdır.
Bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme sonucu ve ikinci sözleşmenin davalıyı bağlamadığı gerekçesiyle davanın tümden reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 09.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.