Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2013/4449 E. 2014/3042 K. 05.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4449
KARAR NO : 2014/3042
KARAR TARİHİ : 05.05.2014

Mahkemesi : Karakoçan Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi : 19.12.2012
Numarası : 2010/12-2012/820

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup bakiye iş bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece ıslahla artırılan miktar da dikkate alınarak davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-05.07.2006 tarihli “mukaveledir” başlıklı sözleşmeyle davacı yüklenici …. İlçesi … Mahallesi 202 ada 11 parsel üzerinde bodrum + 2 kat evin inşaatını anahtar teslimi yapıp, davalıya teslim etmeyi üstlenmiştir. Sözleşmede iş bedeli 64.000,00 Sterlin olarak kararlaştırılmış olup 16.000,00 Sterlin’in kapora olarak ödendiği, geriye kalan 5.000,00 Sterlin’in anahtar tesliminde alındığı, diğer ücretlerin her katın tabliye betonu döküldüğünde eşit olarak alınacağı kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 2. sayfasında teslim tarihiyle ilgili ibareler yazılmış ise de, davalı yanca bunlar kabul edilmediği, Adli Tıp raporuyla bu ilave yazıların farklı kalemle yazılmış olduğu tespit edildiği ve sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nın 298. maddesi hükmünce bu çıkıntı ve ilave yazılar iş sahibince tasdik edilmediğinden geçersizdir. Bu haliyle sözleşmede gerek işin teslimi gerekse bedelin ödenmesiyle ilgili kesin vade bulunmamaktadır.
Eser sözleşmelerinde, yüklenicinin iş bedeline hak kazanabilmesi için sözleşme ve ekleriyle iş sahibinin ondan beklediği amaca uygun olarak işi tamamlayıp teslim etmesi gereklidir. Sözleşmenin bina inşaatına ilişkin olması halinde imar mevzuatıyla ilgili düzenlemeler kamu düzeni düşüncesiyle getirilmiş olduğundan yüklenici inşaatı tasdikli proje ve ruhsatına uygun biçimde yapmak zorundadır. Bu husus kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece görevi gereği kendiliğinden gözetilir.
Öte yandan sözleşme İngiliz para birimi olan Sterlin cinsinden bedel karşılığı düzenlendiğinden sözleşme ve işin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 83. maddesinin II. fıkrası gereğince yüklenici sözleşmede aynen ödeme kelimeleri ya da bu anlama gelen başka ifadeler kullanılmadığından vade günündeki rayici üzerinden memleket parasıyla ödenebelir. Az yukarıda belirtildiği gibi gerek işin teslimi
gerekse bedelin ödenmesi yönünden kararlaştırılan vade bulunmadığı ve davacı yüklenici dava tarihi itibariyle yabancı para cinsinden olan alacağını TL’ye çevirerek talep ettiğinden memleket parasına çevirme işleminde dava tarihindeki döviz efektif satış kur’unun esas alınması gerekir.
Bu durumda mahkemece öncelikle sözleşme konusu inşaatın yapıldığı taşınmazla ilgili belediye işlem dosyası getirtilip, hükme esas alınan raporu düzenleyen teknik bilirkişilerden alınacak ek raporla inşaatın ruhsatlı olup olmadığı, ruhsatlıysa inşaatın tasdikli ruhsat ve projelerine uygun yapılıp yapılmadığı ve yüklenicinin iş bedeline hak kazanıp kazanmadığı tespit edilip yasal olmaması ve yasal hale getirilmesinin mümkün bulunmaması halinde yapılan inşaatın ekonomik değeri olmayacağından davanın reddedilmesi, yasal olması ya da yasal hale getirilmesinin mümkün olması halinde ise gerekirse yasal hale getirilmesi için yapılan masraflar da belirlenip hak edilen İngiliz Sterlini iş bedeli hesaplattırılmalıdır. Bundan sonra yüklenicinin iş bedeline hak kazandığının kabulü halinde kesin vade olmadığı ve seçimlik hak da daha önce kullanılmadığından yabancı paranın dava tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru üzerinden TL karşılığına hükmedilmesi gerekir.
Bunun yanında davadan önce usulüne uygun ihtarla davalı iş sahibi temerrüde düşürülmediği gibi kararlaştırılan kesin vade de bulunmadığından davada talep edilen miktar için dava, ıslahla artırılan bölüm için ıslah harcının yatırıldığı tarihten faiz yürütülmesi yerine bu husus gözden kaçırılarak tüm alacağa temerrüde esas teşkil etmeyen 30.01.2007 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi de kabul şekli itibariyle usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Kararın belirtilen sebeplerle bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 05.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.