Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2013/4121 E. 2014/2106 K. 26.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4121
KARAR NO : 2014/2106
KARAR TARİHİ : 26.03.2014

Mahkemesi :Bilecik Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :13.09.2011
Numarası :2010/1077-2011/927

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacılar vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacılar vekili gelmedi. Davalı vekili Avukat A.M. geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı avukatı dinlendikten sonra eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, tapu iptâli ve tescili istemiyle açılmış, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, verilen karar davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili, arsa sahipleri H.. A.. ve Y. B. ile davalıların miras bırakanı K. Ç. arasında Bilecik Noterliği’nce doğrudan düzenlenen 28.03.2005 tarihli ve 02965 yevmiye numaralı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, sözleşme konusu B. İli M. İlçesi C.Mahallesi B. Caddesi mevkiinde bulunan ve tapuda .. pafta, .. ada, .. parsel sayısıyla kayıtlı taşınmazda yüklenici tarafından inşaatı yapılan binadaki 1, 2, 3, 6, 11, 12 ve 13 nolu bağımsız bölümlerin yükleniciye iş bedeli olarak verilmesinin, sözleşmede kararlaştırılmış olduğunu; ancak, bu bağımsız bölümlerin yüklenicinin tüm mirasçılarına devir ve temlikinin yapılması gerekirken, davalının, K. E.’ın tüm mirasçıları adına hareket ettiğini beyanla, tapu devri sırasında arsa sahiplerinin iradesini yanıltarak, belirtilen bağımsız bölümlerin kayden adına devir ve temlikini sağladığını; diğer mirasçıların, davalı adına yapılan temlikleri kabul etmediklerini ve arsa sahiplerinin karşı edimlerini tüm mirasçılara yapması gerektiğini bildirdiklerini ileri sürerek; 1, 2, 11, 12 ve 13 numaralı bağımsız bölümlerin, yüklenicinin tüm mirasçılarına devrini sağlayabilmek için davalı adına olan tapu kayıtlarının iptâline ve davacılar adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili de özetle; arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi miras bırakanı K. Ç. arasında yapılmış ise de, onun ölümünden sonra inşaatın tamamlanması için arsa sahipleri ile “sözlü” olarak davalının anlaştığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Ancak, Bilecik Asliye Hukuk Mahkemesince verilen ve 06.06.2013 tarihinde kesinleşen, 2013/80 Esas ve 2013/145 Karar sayılı hükümle, sözü edilen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin yüklenici tarafının, davalının da miras bırakanı olan K.Ç.’ın olduğu saptanmış bulunduğundan; bu hüküm, davalının arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin yüklenicisi olmadığına yönelik olarak 6100 Sayılı HMK’nın 303. maddesi gereğince “kesin delil” teşkil etmektedir.
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri, somut olayda uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355. maddesi hükmünde tanımı yapılan eser sözleşmesi kapsamında olup; taraflara haklar sağlayan ve borçlar yükleyen tam iki yanlı sözleşmedir. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafı olan yüklenicinin edimi tapulu arsa payı ya da tapulu taşınmaz karşılığında, sözleşme konusu taşınmaza, inşaat yapımını ve arsa sahiplerine de sözleşmeyle kararlaştırılan bağımsız bölüm ya da bölümlerini tamamlanmış olarak, arsa sahibi ya da sahiplerine teslimi ile kayden temlikini sağlamaktır. Kocaeli 4. Sulh Hukuk Mahkemesince verilen 2010/103 Esas ve 2010/238 Karar sayılı veraset belgesine göre; yüklenici K. Ç.’ın 23.01.2007 tarihinde vefat ettiği ve terekesinin elbirliği mülkiyet şeklinde eşi A., çocukları M., E., E.. Ç..’la Ö. B.ye intikâl ettiği anlaşılmaktadır. K. Ç.’ın terekesi ya da terekesine dahil dava konusu taşınmazlar üzerinde mirasçıları arasında Türk Medeni Kanunu’nun 676. maddesi hükmü gereğince, miras paylaşım sözleşmesinin; ya da aynı Kanunun 677. maddesi hükmü uyarınca, mirasçılar arasında miras payının temlikine ilişkin sözleşmenin varlığı, davalı yanca kanıtlanamadığından yukarıda açıklandığı üzere, yüklenicinin terekesinin elbirliği mülkiyet şeklinde tüm mirasçılarına intikal etmiş olduğunun kabulü gerekir. Arsa sahipleri arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince, yüklendiği karşı ediminin ifası için yüklenici ya da yasal haleflerinin kayden temlik işlemlerine doğrudan veya yetkili temsilcileri aracılığıyla katılmaları gerekir.
Davalı dışındaki yüklenici mirasçıları arsa sahiplerine karşı yüklendikleri edimini sözleşme hükümlerine uygun şekilde ifasını istemiş olduklarına göre; davacı arsa sahiplerinin karşı edimlerinin ifasına yönelik bu davayı açmalarında hukuksal yararlarının varlığı kuşkusuzdur. Çünkü, diğer mirasçıların talepleri karşısında hukuki korunma istemelerinde korumaya değer yararları vardır (HGK 24.06.1992 tarih E. 1992/1-347, K.1992/394 sayılı ilâmı).
6100 sayılı HMK’nın 33 ve 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince hakim, olayların nitelendirilmesini yaparak, davanın hukuksal sebebini saptamak ve Türk hukukunu doğrudan uygulamakla ödevlidir. Bu hukuksal nedenle, yanlar arasındaki uyuşmazlığın çözüme bağlanması zorunludur.
Dava konusu bağımsız bölümleri üzerinde yüklenicinin ayni hakkının doğmuş olduğu davacıların da kabulündedir. Ayni haklar; illete bağlı bir işlem sonucu doğar, değişir veya son bulur. Sadece bir tescil işleminin yapılması, mülkiyet hakkının doğumu için yeterli olmayıp; ayrıca geçerli bir hukuksal nedenin varlığı da gereklidir. Bu hukuksal nedenle de, davalının uyuşmazlık konusu taşınmazlar üzerinde miras payı dışında tam mülkiyet hakkı bulunmadığı halde, geçerli bir hukuksal sebebe dayanmadan adına yapılan tesciller hüküm ifade etmez. Yüklenicinin terekesi tüm mirasçılarına elbirliği mülkiyet şeklinde intikâl etmiş olduğuna göre; uyuşmazlık konusu bağımsız bölümlerin davalı adına olan tapu kayıtlarının iptâli ile arsa sahiplerinin karşı edimlerinin ifasının arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 69. maddesi hükümlerine uygun şekilde yapılabilmesini sağlamak için miras bırakan K. Ç. adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekir. Bu sebeple de tüm mirasçıları arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan dava dışında kalan tüm mirasçıların davaya katılmaları için davacı tarafa uygun süre verilmeli ve o mirasçıların davaya katılmaları durumunda da az yukarıda açıklandığı şekilde mahkemece hüküm kurulmalı, aksi halde ise davanın reddine karar verilmelidir. Açıklanan nedenlerle karar bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan sebeplerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne ve kararın davacılar yararına BOZULMASINA, davacılar Yargıtay duruşmasında kendilerini vekille temsil ettirmediğinden yararlarına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 26.03. 2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

-KARŞI OY YAZISI-

Arsa sahipleri H.. A.. ile yüklenici K. Ç. arasında Bilecik Noterliği’nin 28.03.2005 gün ve 02965 yevmiye numarasıyla düzenleme şeklinde “Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” yapılmıştır. Sözleşme hükümlerine göre, yüklenici tarafından C.Mahallesi’nde kain ..ada .. parsel numaralı taşınmaz üzerine her katta iki bağımsız bölüm olmak üzere sekiz katlı bina yapılacak ve yapılan bu binadaki 1, 2, 3, 6, 11, 12 ve 13 numaralı bağımsız bölümler ile zemin ve bodrum kat yükleniciye ait olacaktır. Davacı arsa sahipleri, 1, 2, 11, 12 ve 13 numaralı bağımsız bölümlerin yüklenici K. Ç. adına tescil edilmesi gerekirken hata sonucu davalı adına tescil edildiğini, bu bağımsız bölümleri yüklenici veya mirasçıları adına tescil ettirebilmek için davalı adına yapılan tescil işleminin iptâli ile adlarına tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, tapu devir işleminin iptâli için yasal unsurların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içerisinde bulunan muris K. Ç.’dan alınmış veraset ilâmına göre, yüklenici olan bu şahsın 23.01.2007 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçısı olarak davalı ile beraber Ö. B. ile A., M. ve E. Ç.’ın kaldığı, kesinleşen Bilecik Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/80-145 Esas ve Karar sayılı kararıyla sözleşmenin yüklenici tarafının davalı değil muris K. Ç.olduğu sabit olmuştur. Davacı arsa sahipleri, 1, 2, 11, 12 ve 13 numaralı bağımsız bölümlerin tapusunu mirasçılardan E.. Ç..’a devretmişlerdir. Bu suretle davacılar sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmişlerdir. Bu durum karşısında muris K. Ç.’ın diğer mirasçıları ancak, murislerinden intikâl eden haklarının elde edilmesi amacıyla sözü edilen bağımsız bölümlerin tamamını adına tescil ettiren E.. Ç..’a karşı açacakları dava ile elde edebilirler. Davacı arsa sahiplerinin diğer mirasçıların menfaatini korumak amacıyla eldeki bu davayı açmaları için hukuki yararları olmadığı gibi taraf sıfatları da bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkeme kararının onanması gerekçesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.