Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2013/3922 E. 2014/3220 K. 08.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3922
KARAR NO : 2014/3220
KARAR TARİHİ : 08.05.2014

Mahkemesi :Fethiye 3. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :02.10.2012
Numarası :2011/474-2012/556

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, temlik alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine itirazın iptâli ile takibin devamı, %40 oranından az olmamak üzere icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince:
Dava dışı yüklenici M.K. İnşaat Yol Asfalt Petrol Maden Nak.ve Taah.Tic.Ltd.Şti. ile davalı iş sahibi F.. B.. arasında düzenlenen 05.09.2007 tarihli iki adet asfalt kaplama işine ilişkin sözleşme imzalanmıştır. Dava dışı yüklenici şirket hakediş alacaklarından Fethiye 3. Noterliği’nin 17.09.2007 tarih ve 16126 yevmiye sayılı temliknamesi ile 175.000,00 TL, Fethiye 2. Noterliği’nin 05.11.2007 tarih 15765 yevmiye sayılı temliknamesi ile 150.000,00 TL ve Fethiye 3. Noterliği’nin 25.06.2008 tarih 9283 yevmiye sayılı temliknamesiyle de 60.000,00 TL’lik kısmını davacı Urantaş Uranlar Turizm İnşaat Taah.San.ve Tic. A.Ş.’ye temlik etmiş olup, bu temliknameler işsahibi Belediye Başkanlığı’na sırasıyla 20.09.2007, 09.11.2007 ve 30.06.2008 tarihlerinde tebliğ edilmiştir. Davacı alacaklı tarafından davalı iş sahibine karşı Fethiye 1. İcra Müdürlüğü’nün 2010/7624 esas sayılı dosyasıyla başlatılan takipte 169.583,45 TL asıl alacağın tahsili istenmiş, davalı borçlunun itirazı üzerine icra takibi durmuştur. Davacı temlik alan şirket açtığı dava ile temliknamelerin tebliğinden sonra kendisine ve başka alacaklılara ödemeler yapıldığını, öncelikle temlik alacağının ödenmesi gerektiğini belirterek icra takibine yapılan itirazın iptâline ve davalının %40’dan az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesini istemiştir. Davalı işsahibi Belediye ise 611 ve 1204 sokak işinde hakedişlerin düzenlenip haciz ve kesintiler yapıldıktan sonra yüklenici şirkete ve davacıya ödemeler yapıldığını,
kalan kısmının ise diğer temlik alacaklılarına, hacizler nedeniyle icra müdürlüklerine, SSK ve Vergi Dairesine ödendiğini, Pazaryeri Mahallesi işinde ise hakedişten yasal kesintiler yapıldıktan sonra kalan kısmın ödenebilmesi için SGK ve Vergi Dairesinden borç bulunmadığına dair belge getirilmesi gerektiğini, temliknamelerin de belediye izni olmadan düzenlendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece itirazın iptâline, takibin devamına ve asıl alacak tutarı olan 169.583,45 TL nin %20’sine tekabül eden 33.916,69 TL icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 167/1. maddesinde, borçlunun temliki öğrendiği zaman, temlik edene karşı haiz olduğu def’ileri, temellük edene karşı da ileri sürebileceği hükme bağlanmıştır. Temlik alanın iyiniyetli olması, ona, temlik edenin haklarından daha fazlasını sağlamaz. Somut olayda davalı işsahibi Belediye tarafından temlikname kapsamında bir kısım ödemelerin yapıldığı anlaşılmaktadır. Gerçekten temliknamelerin tebliğ tarihlerine göre hakedişlerden öncelikle ödenmesi gereken zorunlu bir bedel var ise, bu ödemelerin yapılmış olması halinde davalının temliken ödeme yapmamaktan sorumluluğu kabul edilemez. Ancak, bu tür zorunluluk arz eden ödemeler dışında, temliknameye rağmen davacı yerine üçüncü kişilere yapılan ödemeler var ise davalının sorumlu olacağı açıktır. Ne var ki mahkemece bu hususta inceleme yapılmadan istem aynen kabul edilmiştir.
Öte yandan kabule göre de, itirazın iptâli davasında icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için İİK’nın 67/II. maddesi gereğince borçlunun itirazında haksız ve alacağın likit olması zorunludur. Somut olayda alacağın varlığı ve miktarı bilirkişi incelemesini gerektirdiğinden likit bir alacağın varlığından söz edilemez. Bu sebeple davacının, koşulları oluşmayan icra inkâr tazminatı isteminin reddi yerine kabulü de usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Mahkemece yapılması gereken iş, bir hesap uzmanına inceleme yaptırılarak temlik edenin alacak miktarı, temliknamelere göre ödenmesi gereken tutar, hakedişlerin tarihleri ile temliknamelerin tebliğ tarihleri ve davalı tarafından yapılan tüm ödemeler göz önüne alınarak Yargıtay denetimine elverişli biçimde hesaplama yaptırılarak sonucuna göre hüküm kurulmasından ibarettir. Eksik incelemeye dayalı olarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 08.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.