Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2013/3554 E. 2014/4311 K. 20.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3554
KARAR NO : 2014/4311
KARAR TARİHİ : 20.06.2014

Mahkemesi :Ardahan 2. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :12.12.2012
Numarası :2012/137-45

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinden doğan alacağın tahsili amacıyla açılan alacak davasıdır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.
Davacı vekili, müvekkili yüklenicinin A. İli, M. İlçesi, S. Y. A. ve Y. köyleri içme suyu işi ile Y. köyü depo işinin yapımını üstlendiğini, işi yapıp teslim etmesine rağmen iş bedelinin bir bölümünün ödenmediğinden bahisle iş bedelinin tahsili ve manevi tazminat talep etmiş, davalı iş sahibi vekili ise, müvekkili ile davacı arasında sözleşme ilişkisi kurulduğunu ancak işlerin projesine uygun yapılmadığını ve sürüncemede bırakıldığını savunmuş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda alacak davasının kısmen kabulüne ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, verilen karar davacı yüklenici vekilince süresinde temyiz edilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılamanın 12.12.2012 tarihli oturumunda davacı vekilinin mazeret dilekçesi verdiği anlaşılarak ara kararı ile mazeretin kabulüne karar verilmiş ve mazeretin kabulüne karar verilmesine rağmen yargılamaya devam edilerek hüküm kurulmuştur.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan ve zaman bakımından uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 184. maddesinde “ (1) Hâkim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. (2) Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın
bittiğini taraflara tefhim eder.” ve yine aynı Kanun’un 186.maddesinde “(1) Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. (2) Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir.” hükümleri bulunmaktadır.
Bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere; hâkim, tahkikatın bitiminden sonra, taraflara, tahkikatın tümü hakkında açıklama yapma hakkı tanımalı ve sonrasında son diyeceklerini bildirmeleri için fırsat vermeli ve buna göre hükmünü kurmalıdır.
Somut olayımıza gelince; davacı vekilinin yargılamanın 12.12.2012 tarihli oturumda bildirdiği mazereti kabul edilmesine rağmen, duruşma başka bir güne bırakılmayıp, mazeret yerinde bulunmayarak reddedilmişcesine duruşmaya devam edilerek hüküm kurulmuş olması, 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen “Hukuki Dinlenilme Hakkı” ilkesini zedeler nitelikte olup, usul ve yasaya aykırı bulunduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 20.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.