Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2013/2904 E. 2014/2163 K. 31.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2904
KARAR NO : 2014/2163
KARAR TARİHİ : 31.03.2014

Mahkemesi :Kadıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi :19.12.2012
Numarası :2009/650-2012/1168

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat Ş. A.geldi. Davalı vekili gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden doğan bakiye iş bedelinin tahsili amacıyla girişilen icra takibine vâki itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı iş sahibi şirket vekilince temyiz edilmiştir.
Eser sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, işin yapılıp teslim edildiğini yüklenici, iş bedelinin ödendiğini iş sahibi ispatlamakla yükümlüdür. İş bedelinin ödendiği iddiasının hukuki işlem niteliğinde olması nedeniyle kural olarak senetle ispatı gerekir. Teslim ise maddi olgu niteliğinde olduğundan tanık dahil her türlü delille ispatlanabilir. Eser sözleşmelerinde taraflar sözleşmede iş bedelini kararlaştırabilecekleri gibi bu yönde bir belirleme yapmamış da olabilirler. Sözleşmede iş bedeli kararlaştırılmamışsa ve bedel konusunda uyuşmazlık varsa, 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 366. maddesi uyarınca işin yapılıp teslim edildiği yıl mahalli serbest piyasa rayiçlerine göre iş bedeli bilirkişice hesaplanmalıdır.
Kural olarak sözleşmenin ifa sürecinde gerçekleşen imalâtın yüklenici tarafından yapıldığı kabul edilir. Bu kabul, fiili karine niteliğindedir. İş sahibi bunun aksini ispatlayabileceği gibi yüklenici de kendi yapmadığı işleri ikrar edebilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 187/2. maddesi uyarınca, ikrar edilmiş hususlar çekişmeli olmayıp ispatın konusunu oluşturmayacağından ve aynı Kanun’un 188/2. maddesi uyarınca maddi hataya dayanmadıkça ikrardan dönülemeyeceğinden, ikrar edilen vakıalar çekişmeli olmaktan çıkar ve aksinin ispatı gerekmez.
Somut olayda; davacı yüklenicinin yaptığı toplam imalat tutarının 37.500,00 TL olduğu, davalı şirketin de 8.500,00 TL ödemeyi ispatlayabildiği gerekçesiyle davanın 29.000,00 TL asıl alacak ve 3.987,00 TL takipten önce işlemiş faiz yönünden kabulüne karar verilmiştir. Ancak, taraflar arasındaki sözleşmede işin bedeli ve kapsamı belli olmadığı gibi iş tümüyle teslim edilip bedeli ihtilafsız hale gelmediğinden meselenin bu şekliyle çözümlenmesi kabul edilemez. Yapılan işin miktarı da bedeli de taraflar arasında ihtilaflıdır. Bu durumda, yukarıda izah edilen kural dahilinde yüklenici hangi işleri teslim ettiğini, buna karşılık iş sahibi de yaptığını ileri sürdüğü ödemeleri ispatlamalıdır. İspat kuralları uygulanırken, ikrara konu edilen hususlar da gözden uzak tutulmamalıdır.
Davacı yüklenici, bir kısım imalat yaptıktan sonra iş sahibinin kendilerine malzeme temin edip, ödeme yapmaması üzerine işi yarım bıraktıklarını ikrar etmiş, ancak iş yerini terk ettiği sırada hangi imalatları yapıp hangilerini yapmadığını tespit ettirmemiştir. Mahkemece, talimat yoluyla yapılan keşif sonrasında alınan bilirkişi raporunda, hangi işlerin kim tarafından yapıldığına dair belge bulunmadığından bahisle yüklenicinin yaptığı imalatın bedelinin belirlenmesinin mümkün olmadığı ifade edilmiştir. Ancak, yüklenici işi yarım bıraktığını ikrar ettiğinden yaptığı işlerin nelerden ibaret olduğunu tanık dahil her türlü delille ispatlamak zorundadır.
Yüklenici Kartal 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2008/1172 Esas sayılı dosyasında 17.02.2009 tarihli oturumda, yaptığı işlerden bakiye 17.500,00 TL alacağının kaldığını ifade etmiştir. Bu beyan da, gerek beyanın alındığı tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 236/I, gerekse yargılama sırasında yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 188/1 maddeleri uyarınca mahkeme içi ikrar niteliğinde olup, yüklenici bu beyanıyla bağlı olduğu halde, mahkemece ikrara konu edilen 17.500,00 TL’yi aşan alacağa hükmedilmesi hatalıdır.
Ayrıca, davacı yüklenici davalı iş sahibi şirketi 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 101/I. maddesine uygun bir şekilde temerrüde düşürdüğünü ispatlayamadığı ve taraflar arasındaki sözleşmede aynı Kanun’un 101/II. maddesine uygun bir kesin vade bulunmadığı halde 04.11.2008 tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faize hükmedilmesi de doğru değildir.
Mahkemece yapılacak iş; mahallinde keşif yapılarak davacının gösterdiği deliller toplanıp, tanık anlatımları, soruşturma ve ceza dosyasındaki beyanlar değerlendirilerek davacının yaptığı imalâtın saptanması, davacının ispatladığı imalâtın bedelinin 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 366. maddesi uyarınca hesaplanması, iş sahibinin ispatladığı ödemelerin bedelden mahsubu ile yüklenicinin Kartal 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2008/1172 Esas sayılı dosyasında 17.02.2009 tarihli oturumda gerçekleşen mahkeme içi ikrar da gözetilmek suretiyle 17.500,00 TL asıl alacağı geçmemek üzere belirlenecek bedele (asıl alacak) takip tarihinden itibaren % 25 oranını aşmayacak şekilde değişen oranlarda işleyecek ticari faiz yürütülmek suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmesinden ibarettir.
Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı iş sahibi şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı iş sahibi şirket yararına BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilmediğinden davalı iş sahibi şirket yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 31.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.