Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2013/2725 E. 2014/1690 K. 11.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2725
KARAR NO : 2014/1690
KARAR TARİHİ : 11.03.2014

Mahkemesi :Saruhanlı 1. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :17.01.2013
Numarası :2012/57-2013/49

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, iş bedelinden doğan alacağın tahsili amacıyla yürütülen icra takibine itirazın iptâli davasıdır. Davacı şirket yüklenici, davalı şirket ise iş sahibidir. Davacı şirket vekili, davalı şirkete ait Saruhanlı ilçesi .. parsel sayılı taşınmazda lazerli tesviye yaptığını, işi teslim edip fatura kesmesine rağmen fatura bedelinin ödenmediğinden bahisle iş bedelinin tahsili amacıyla Saruhanlı İcra Müdürlüğü’nün 2011/558 esas sayılı icra dosyası ile takibe geçtiğini, davalı borçlu şirketin haksız ve yersiz şekilde takibe itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptâlini ve % 40 ‘dan aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiş, davalı iş sahibi şirket vekili ise, akdî ilişkiyi inkâr ederek, işi başka bir firmaya yaptırdığını, bu nedenle davacıya borcunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile %20 oranında icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, verilen karar davalı vekilince süresinde temyiz edilmiştir.
Saruhanlı İcra Müdürlüğü’nün 2011/558 Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı davacı tarafından borçlu davalı aleyhine 23.12.2010 tarih ve 19.225,24 TL bedelli faturaya istinaden 19.225,24 TL asıl alacak 916,34 TL işlemiş faiz olmak üzere 20.171.58 TL üzerinden ilâmsız takip yapıldığı, ödeme emrinin borçluya usulune uygun teblig edildiği ve borçlu davalının 01.08.2011 tarihli dilekçesi ile borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulduğu ve 1 yıllık yasal süresi içerisinde itirazın iptâli davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince iddia eden, iddiasını ispat yükümlülüğü altındadır. Somut olayda davacı şirket vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında sözlü eser sözleşmesi yapıldığını iddia etmekte, davalı şirket vekili ise sözleşme ilişkisinin kurulmadığını savunmaktadır. O halde, davacı taraf akdî ilişkiyi kanıtlamak zorundadır. Davacı taraf, yazılı bir sözleşmenin bulunmadığını kabul etmekte, sözlü olarak eser sözleşmesi kurulduğunu iddia etmekte olduğundan iddiasını, müddeabihin miktarına göre 6100 sayılı HMK ‘nın 200. maddesi hükmü gereği senetle ispat etmek zorundadır. Taraflar arasında akdî ilişkinin kurulduğunu ispat açısından HMK’nın 202. maddesinde ifadesini bulan yazılı delil başlangıcı niteliğindeki bir belgeye dayanılmadığı gibi, aynı Kanunu’nun 200/2 maddesi gereğince tanık dinlenmesine karşı tarafın açık muvafakati de bulunmadığından tanık deliline dayanılamaz.
Tüm bu nedenlerle; davacı şirket ile davalı şirket arasında akdî ilişkinin varlığı usulünce kanıtlanamamış olup, HMK’nın 200. maddesi hükümlerine aykırı olarak dinlenen davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilmek suretiyle akdî ilişkinin kurulduğunu kabul edilerek, davalı şirket sorumluluğuna hükmetmek doğru olmamıştır. Ne varki davacı taraf dava dilekçesinde belirttiği delil listesinde açıkca yemin deliline dayanmış olup, davacının bu delilinin de toplanması ve bundan sonra delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir.
O halde, mahhkemece yapılacak iş; davacı tarafın açıkca yemin deliline dayanmış olması nedeniyle, dayanılan bu delilin değerlendirilmesi, davacı şirket tarafından davalı tarafa yemin teklif edilmesi halinde 6100 sayılı HMK’nın 225. ve devamı maddelerine uygun şekilde yemin delilinin de toplanması, akdî ilişkinin varlığı konusu açıklığa kavuştuktan sonra hüküm kurmaktan ibarettir. Açıkca dayanılan yemin delili toplanmadan verilen kararın bu nedenlerle bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalı şirket yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 11.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.