Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2013/254 E. 2014/1189 K. 20.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/254
KARAR NO : 2014/1189
KARAR TARİHİ : 20.02.2014

Mahkemesi :Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi :16.10.2012
Numarası :2011/155-2012/200

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, işçilik ücretinin eksik bildirilmesi sebebiyle tahakkuk ettirilip ödenen işçilik priminin sözleşme gereğince yükleniciden rücuen tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davalı süresinde cevap dilekçesi vermemek suretiyle davayı inkâr etmiştir. Cevap süresinden sonra 23.09.2011 tarihli duruşmada verilen sürede sunduğu 03.10.2011 tarihli cevap dilekçesinde, diğer savunmalarının yanında 2009 yılında taraflar arasında yapılan ibralaşma ile borcun sona erdiğini de ileri sürmüştür.
Davacı iş sahibi davalının ödemesi gerektiği halde işçilik ücretini düşük göstermek suretiyle Sosyal Güvenlik Kurumu’nca tahakkuk ettirilen işçilik prim alacaklarını 01.10.2007 tarihinde ödemiştir. İş sahibi kooperatif ile yüklenici şirket ünvanları yazılmak ve kaşe basılmak suretiyle imzalanan ve sağ alt tarafında 14.04.2009-Elden Aldım-İmza-Ü..A..yazılı tutanak başlıklı belgede, iş sahibi kooperatifin Antalya Kemerağzı Mevkii Yeni T.. C.. üzerindeki 11069-11070-11071 adalardaki sitelerinin çevre düzenleme ve peyzaj işlerinin Ü..P..Mimarlık Tic. San. Ltd.Şti. Antalya Şirketi tarafından yapılmış işin tamamı bitmiş ve sözleşme bedeli tamamen ödenmiş, taraflar arasında herhangi bir borç alacak ilişkisi kalmamış olup firmadan teminat olarak alınan T..E.. B..L.. Ş..nin 20.05.2008 tarih 6950624 nolu 50.700,00 TL’lik çekinin firmaya iade edildiği belirtilmiştir. Sözkonusu tutanak ibra belgesi niteliğindedir. Tutanağın 01.10.2007 tarihli davacının dava dışı SGK’ya yaptığı ödemeden sonra düzenlendiğinin kabulü halinde, taraflarca ibralaşıldığından alacak istenemeyecektir. Bu haliyle sözkonusu tutanak borcu söndüren belgelerdendir.
Cevap dilekçesi vermemek suretiyle davayı inkâr eden davalının inkâra yönelik savunması, borcun mevcut olmadığı ya da ödendiğine dair savunmayı da kapsayacağından, davalının borcun ne sebeple bulunmadığını açıklamak ve o yöndeki delillerini sunmak hakkının ortadan kalkmadığı ve cevap süresinden sonra hatta temyiz aşamasında dahi borcu söndüren bir belgenin varlığı karşısında bunu ileri sürmek ve ibraz etmesinde savunmanın genişletilmesi yasağından söz edilemeyeceğinin kabulü zorunludur (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.04.2000 gün 2000/11-745 E., 2000/734 K., 28.05.2003 gün 2003/13-354 E., 2003/368 K., 09.02.2011 gün 2011/13-29 E., 2011/56., 17.10.2007 gün 2007/19-752 E., 2007/728 K. 15. Hukuk Dairesi’nin 2010/2671 Esas, 2011/2701 Karar sayılı ilâmları).
Bu durumda mahkemece ibralaşma niteliğindeki ve az yukarıda içeriği aktarılan tutanak başlıklı belge altındaki imza ve tarihi konusunda gerekirse taraflar isticvap edilmek suretiyle beyanı alınıp, sıhhati araştırılıp düzenleme tarihi de saptandıktan sonra imzanın davacıya ait ve düzenleme tarihinin de 01.10.2007 tarihinden sonra olduğunun kabulü halinde ibralaşma nedeniyle davanın reddine, aksi halde şimdiki gibi kabulüne karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanlış değerlendirme sonucu kısmen kabul kararı verilmesi doğru olmamış, bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 20.02.2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

-KARŞI OY-

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemenin; davanın kısmen kabulüne dair kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesi davalı asile 05.05.2011 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı tarafça cevap süresi içerisinde davaya cevap verilmemiş, daha sonra 23.09.2011 günlü duruşmada davalı vekiline delillerini ibraz etmek üzere 10 günlük kesin süre verilmiş, verilen süre içerisinde davalı vekilince cevap dilekçesiyle beraber delilleri dosyaya sunulmuştur. Davacı vekili ise süresi içerisinde savunmanın genişletilmesine muvafakat etmediğini belirtmiştir. Mahkemece,davacının savunmanın genişletilmesine muvafakat edilmediği gerekçesiyle davalı delilleri arasında bulunan “TUTANAK” başlıklı ibra belgesine itibar edilmeyerek, alınan bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı asil, 05.05.2011 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilen dava dilekçesine cevap vermeyerek bu tarihte yürürlükte bulunan 1086 Sayılı HUMK’nın 201/I. maddesi uyarınca, davacı tarafından ileri sürülen iddiaların tamamını inkar etmiş sayılır. Yine aynı madde uyarınca, şayet, davalı borcunu ödediğini iddia ediyorsa, buna ilişkin olarak delillerini de bildirmek zorundadır. Nitekim, davalı cevap süresi içersinde borcun ödendiğini belirtir bir beyanda bulunmamış, buna ilişkin belgelerini de sunmamıştır. Daha sonra davalı vekilince 03.10.2011 günlü cevap dilekçesi verilmiş ve verilen bu dilekçeyle, borcun ödendiğine dair “TUTANAK” başlıklı ibra belgesi sunulmuştur. Sözü edilen cevap dilekçesinden önce ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın 141. maddesinde, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi düzenlenmiş olup, sözü edilen bu maddenin 1. fıkrasının son cümlesinde; ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunmanın genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği belirtilmiştir. Savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesinin mümkün olduğu haller ise aynı Kanun’un 141/2. maddesinde, ıslah ve karşı tarafın muvafakatı olarak belirtilmiş olup, davalı tarafça verilen cevap dilekçesinde ıslah isteminde bulunmadığı gibi davacı tarafça da savunmanın genişletilmesine ya da değiştirilmesine muvafakat edilmemiştir.
Öte yandan, çoğunluk görüşü, bir takım Hukuk Genel Kurulu ve Daire kararlarını emsal olarak göstermek suretiyle borcu söndüren bir belgenin sonradan ibraz edilebileceğini ileri sürmekte iseler de; savunmanın genişletildiği 03.10.2011 tarihinden önce 6100 Sayılı HMK yürürlüğe girdiğinden 1086 Sayılı HUMK hükümleri uyarınca verilen bu kararların artık bağlayıcılığının kalmadığının düşünülmesi gerekmektedir. Şayet, davalı tarafından davaya süresi içersinde cevap verilmek suretiyle borcun ödendiğini ileri sürüp, bu iddiasını ispata yarar belgelerden bahsetseydi ve bu belgeyi daha sonra dosyaya sunmuş olsaydı veyahut da davacı tarafından savunmanın genişletilmesine muvafakat edilmiş olsaydı, sonradan ortaya çıkan ibra belgesinin hükme esas alınması gerekirdi. Ne var ki, davalı süresi içersinde hiç bir cevap vermemiş, davacı vekilince de cevap süresi geçtikten sonra sunulan belgeler ile, bu belgeler nedeniyle borcun ödendiğini belirtir savunması savunmanın genişletilmesi yasağı nedeniyle muvafakat edilmemiştir.
Bu sebeple, mahkeme kararının yerinde olduğu ve onanması gerektiği gerekçesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.