Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2013/2451 E. 2014/2075 K. 26.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2451
KARAR NO : 2014/2075
KARAR TARİHİ : 26.03.2014

Mahkemesi :Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi :26.12.2012
Numarası :2009/1015-2012/1408

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için yapılan ilâmsız icra takibine itirazın iptâli ve takibin devamı istemine ilişkindir. Mahkemece davanın asıl alacak miktarı üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiş ve verilen karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-02.02.2011 tarihli duruşma tutanağında, “davacı tarafın iddia ettiği işler aradaki ilişkinin sona ermesinden önce yapılmış olup bedeli ödenen işlerdir” şeklinde davalı vekilinden sadır olduğu belirtilen ifadeler yazılmıştır. Davalı vekili, davaya konu işlerin davacı tarafından yapıldığına dair ikrarı bulunmadığını, duruşma tutanağındaki beyanlarının hatalı ve eksik yazıldığı ve gerçek beyanının fatura içeriği imalâtların dava dışı A. Firması tarafından yapıldığı ve bedellerinin bu firmaya ödendiği şeklinde olduğunu savunmuştur. Bu beyanın yapıldığı 02.02.2011 duruşma tarihinde yürürlükte bulunan 1086 Sayılı HUMK’nın 151/son maddesinde iki tarafın ikrar, sulh ve feragatine taalluk eden kısımların huzurunda okunarak imza ettirileceği hükmü mevcuttur. Davalı yanın söz konusu beyanı mahkemenin de kabulünde olduğu gibi maddi vakıanın ikrarı niteliğinde olup, huzurda okunarak davalı vekiline imza ettirilmediği ve davalı vekili de kabul etmediğinden bu beyanın fatura konusu işlerin davacı tarafından yapılıp teslim edildiğinin ikrarı mahiyetinde olduğunun kabulü mümkün değildir.
Davacı yüklenici tarafından Tuzla Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/2 D.iş sayılı dosyasında delil tespiti yaptırılmış ise de; bilirkişilerin mahkemeye verdikleri 26.02.2009 tarihli ön raporda keşif sırasında yapılan işlerin tamamı yerinde gösterilmediği, gösterilenlerin bir kısmına da karşı tarafça itiraz edildiğinden ileriki bir tarihte yeniden gelinerek yapılan işlerin tespiti konusunda mutabakat sağlanmış olmakla birlikte bir araya gelinmediğinden tespit raporu düzenlenemediğini belirtmişlerdir. Bilahare 19.05.2009 tarihli ek raporlarında keşif esnasında görülen ve işi yapan teknik eleman tarafından ifade edilerek yapıldığına kanaat getirilen işleri ve tespit tarihi itibari ile piyasa koşullarına göre bedellerini tespit ve bildirmişlerdir. Davalı yanca tespit dosyasında bilirkişi raporuna itiraz edilmiş, mahkemece mahallinde inceleme yapılmaksızın dosya üzerinden inceleme yaptırılarak alınan raporlara itibar edilerek dava sonuçlanmıştır. Tespit dosyasındaki bilirkişi raporuna itiraz edildiği gibi o dosya bilirkişilerince dahi keşif mahallinin tamamen gezilerek imalâtların tespitinin yapılmadığı, yapan teknik elemanın beyanına dayanılarak raporun düzenlendiği belirtildiğinden bu raporun tek başına ileri sürülen imalâtların davacı yanca yapıldığını tespite yeterli olduğunu kabul etmek mümkün değildir.
Bu durumda mahkemece gerekirse mahallinde konusunda uzman teknik bilirkişiler marifeti ile keşif ve bilirkişi incelemesi de yapılarak dosyadaki mevcut deliller davalı iş sahibinin delil tespit raporuna itiraz dilekçesinde kabul ettiği hususlar ve mahallinde belirlenecek hususlar dikkate alınmak sureti ile davacının gerçekleştirdiği imalâtların nelerden ibaret olduğu tespit edilip, bunların yazılı sözleşme bulunmadığı ve taraflar bedelde de anlaşamadıklarından yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 Sayılı BK’nın 366. maddesi hükmünce yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçleri ile bedeli hesaplattırılıp sonucuna uygun bir karar verilmesi ve bu hali ile alacağın varlığı ile miktarı yargılama sonucu alınan bilirkişi raporu ile saptanmış olacağından koşulları oluşmayan icra inkâr tazminatı isteminin reddi yerine eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı miktarda kısmen kabulü doğru olmamış kararın bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 26.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.