Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2013/2030 E. 2014/1053 K. 18.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2030
KARAR NO : 2014/1053
KARAR TARİHİ : 18.02.2014

Mahkemesi :Edirne 1. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :20.12.2012
Numarası :2012/222-465

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan eksik imalât bedelinin tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmış, davalı reddini savunmuş, mahkemece davanın reddine dair verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen tarihsiz sözleşmede davalıya ait arsa üzerine davalı tarafça prefabrik bina yapılması ve ince işlerinin de tamamlanmış olarak 33.750,00 TL bedel karşılığında davacıya teslimi kararlaştırılmış, binanın su basman inşaatını yapmak yükümlülüğünün davacıya ait olduğu belirtilmiştir. Sözleşme hukuki niteliğince imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan mülga 818 Sayılı Borçlar Yasası’nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmelerinden olup davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir. Davada, sürede tamamlanmayan inşaatın 31.11.2012 tarihli ihtara karşın eksikleri giderilmediğinden, sözleşme feshedilerek dava dışı üçüncü kişilere tamamlattırıldığından bahisle eksikler bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesi istenmektedir. Kural olarak sözleşmenin haklı feshi halinde fesheden, anılan Yasa’nın 106 ve 108. maddeleri uyarınca akdin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararın tazminini isteyebilir. Doktrinde hakim olan görüşe ve Yargıtay’ın yerleşen uyugulamasına göre burada oluşan zarar menfi (olumsuz) zarardır. Olumsuz zarar genel bir anlatımla hukuken geçerli olmayan bir borç ilişkisinin geçerli olduğuna inanmaktan (güvenmekten) doğan zarardır. Kısaca bu zarar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı, sözleşme yapmamış olsa idi uğramayacağı zarar olup, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların (giderlerin) tamamının, başka bir anlatımla karşı tarafın mal varlığına girmese bile o sözleşme nedeniyle cepten çıkan paradır. Müspet zarar ise, sözleşme nedeniyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi nedeniyle meydana gelen zarardır. Bu niteliği gereği müspet zarar daima ileriye dönük olup, bir beklenti kaybıdır. Kısaca, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarardır. Örneğin, kira geliri kaybı, geciken ifa nedeniyle ifaya bağlı ceza (BK.158/II.md.), seçimlik ceza (BK.158/I.md.), eksik işler bedeli, kâr kaybı müspet zarar kapsamındaki alacakları oluşturmaktadır.
Genel nitelikteki bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince;
Davacı iş sahibi, davalı yükleniciye gönderdiği az yukarıda değinilen 31.11.2012 tarihli ihtarnamesinde sözleşmeyi feshettiğini bildirmiştir. Davada feshedildiği belirtilerek eksik işler bedeli istenilmiştir. Oysa eksik bırakılan imalâtın bedeli müspet zarar kapsamındaki alacaklardan olup menfi zarar olarak nitelenemez ve akdin feshi halinde istenmesi mümkün değildir. Ancak davacı, fazla ödemesi var ise sebepsiz zenginleşme hükümlerince istirdadını isteyebilir.
O halde mahkemece yapılması gereken iş; uzman bilirkişiden rapor alınarak, sözlemede BK’nın 365. maddesince götürü bedel kabul edildiğinden, yüklenicinin gerçekleştirdiği imalâtın sözleşme kapsamındaki tüm imalâta göre fiziki oranını tespit tarihi itibariyle işten elçektiği anlaşılmakla tesbitteki imalâtlara göre saptamak, bu oranı 33.750.00 TL götürü bedele uygulamak, böylece bulunacak yüklenici hakedişinden ihtilâfsız ödeme tutarı 28.500,00 TL’nin mahsubuyla varsa kalan fazla ödemenin davalıdan tahsiline karar vermekten ibarettir. Bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ve hukuki değerlendirmede yanılgıya düşülerek verilen karar usul ve yasaya aykırı olmuş, bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 18.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.